Cevap :
Excuse me, I bought this TV here last week and I’m not satisfied with the picture. I’d like to have my money back, please.
- Affedersiniz bu televizyonu geçen hafta buradan aldım, ama görüntüyü beğenmedim. Ben paramı geri almak istiyorum.
- I’m sorry, sir, but I’m afraid we don’t give refunds. May I see your receipt? We can give you a credit note for this amount, sir, or you can exchange it for something of equal value.
Üzgünüm efendim, ama biz para iadesi yapmıyoruz. Ben makbuzu görebilir miyim? Bu miktar için size bir kredi notu verebilir ve eşit değerde bir şey için alışveriş yapabilirsiniz.
- All right, I’ll take the exchange.
- Tamam, ben değişim yapacağım.
- Actually, sir, you are very lucky. We’ ve got a sale this week. Now this Zandy 3000 is a great deal. It’s 40 per cent off the normal retail price. It has remote control and it has a one year guarantee.
- Aslında, efendim, çok şanslısınız. Bizde bu hafta büyük indirim var. Bu Zandy 3000 büyük kampanyada. Bu normal perakende fiyatından yüzde 40 daha indirimdedir. Uzaktan kumandalıdır ve bu bir yıl garantisi var.
- It still seems expensive to me.
- Bana hala pahalı görünüyor.
- No, no, sir, that’s a fantastic price. It’s cheap, believe me. We’ve sold hundreds of them and this, I believe, is the last one.
- Hayır efendim, harika bir fiyattır. İnanın bana çok ucuzdur. Biz onlardan yüzlerce sattık. Bu sonuncusudur.
- The last one? O.K. I’ll take it. How much extra do I owe?
- Sonuncu mu? Tamam, alacağım. Ekstra ne kadar ödeyeceğim?
- Just 125 pounds.
- Sadece 125 £.
- And can I pay by credit card or would you prefer a cheque?
- Ben kredi kartı ile ödeme yapabilir miyim, siz çek mi tercih edersiniz?
- Credit card will be fine, thank you.
- Kredi kartı iyi olacak, teşekkür ederim.
- Bring out another Zandy 3000, will you?
- Başka bir Zandy 3000 getirecek misiniz?
Salesclerk (Tezgahtar): Welcome. How can I help you? (Hoş geldiniz. Size nasıl yardımcı olabilirim?)
Customer (Müşteri): I want to buy trousers and jacket suit. (Pantolon – ceket takımı almak istiyorum) Can I see the options? (Seçenekleri görebilir miyim?)
Salesclerk: Sure. (Elbette.) New modals have come. (Yeni modellerimiz geldi.) You’ll like it. (Beğeneceksiniz.)
Customer: I prefer classical colours, I guess. (Sanırım, klasik renkleri tercih ediyorum.)
Salesclerk: This green suit will fit to you. (Bu yeşil takım size çok yakışacak.) Do you want to try? (Denemek ister misiniz?)
Customer: Will it fit? Ok, let me try. (Yakışacak mı? Peki deneyelim…)
Salesclerk: Wow, it really looks good. (Ooo, gerçekten de güzel duruyor.) What do you think? (Siz ne düşünüyorsunuz?)
Customer: I like it. (Beğendim.) I should wear different coloured clothes, I guess. (Sanırım, artık farklı renkler de giymeliyim.)