15 tane if  clouse  cümle yazar mısınız acil



Cevap :

Olması beklenen eylemler bazen bir koşula bağlı olur. (eğer gidersen..., eğer gördüysen,.. gibi), bu tür cümlelere Köşul Cümleleri - Conditional Sentences denir.
Koşul cümleleri iki cümleden meydana gelir:

a) Koşul cümleciği Conditional clause veya If clause. If you hurry...: eğer acele edersen.
If it rains... : eğer yağmur yağarsa. If you see him... : eğer onu görürsen.

b) Ana cümle : Main clause
You can catch the bus: otobüse yetişebilirsin.

We can't go for a picnic : pikniğe gidemeyiz.

Tell him to come tomorrow : Ona yarın gelmesini söyle.

İşte yukarıda belirttiğimiz If - clause ile Main clause yan yana gelirse Koşul cümleleri = Conditional Sentences oluşur.
Örnekleri yan yana getirip görelim:

Koşul cümleciği Ana cümle
If you hurry, you can catch the bus. (Eğer acele edersen otobüse yetişebilirsin.)
If it rains, we can't go for a picnic. (Eğer yağmur yağarsa pikniğe gidemeyiz.)
If you see him, tell him to come tomorrow. (Eğer onu görürsen yarın gelmesini söyle.)

Koşul cümlesiyle ana cümlenin yerleri değiştiği takdirde anlamda; bir değişiklik olmaz.

Başlıca üç tür koşul cümlesi vardır ve bunların tenselleri farklıdır.

1 — Probable condition (1. tür), bu türde kesinlik vardır.
If you invite me to the party, I'll come. (Eğer beni partiye davet edersen geleceğim.)
2 — Improbable condition (2. tür), bu türde ihtimal -belki- vardır.
If you invited me to the party, I would come. (Eğer beni partiye davet edersen gelirim. )
3 — Impossible condition (3. tür), bu türde-iş işten geçti-anlamı vardır.

If you had invited me to the party, I would have come.
(Eğer beni partiye davet etseydin gelir

 

ALINTIDIR..

If you boil the water, it evaporates. (Eğer suyu kaynatırsanız, buharlaşır / Neden-Sonuç)
If I argue with someone, I feel terrible. (Eğer birisiyle tartışırsam, kendimi kötü hissederim / Alışkanlık)
If you feel bad, visit the doctor. (Eğer kendini kötü hissediyorsan, doktora git / Tavsiye)

If it doesn’t rain, we’ll go to the picnic. (Eğer yağmur yağmazsa, pikniğe gideceğiz.)
If it rains, we’ll watch film. (Eğer yağmur yağarsa, film izleyeceğiz.)

If I had a spare ticket, I could take you to the cinema.

alıntı