Cevap :
Şu Destanı :
Şu destanı MÖ 330-327 yıllarındaki olaylarla bağlantılıdır Bu tarihlerde Makedonyalı iskender, iran'ı ve Türkistan'ı istilâ etmişti Bu dönemde Saka hükümdarının adı şu idi Bu Destan Türklerin iskender'le mücadelelerini ve geriye çekilmeleri anlatımaktadır Doğuya çekilmeyen 22 ailenin Türkmen adıyla anılmaları ile ilgili sebeb açıklayıcı bir efsane de bu destan içinde yer almaktadır Kaşgarlı Mahmud Divan ü Lügat-it Türk'de iskender'den Zülkarneyn olarak bahsetmektedirDestanın tesbit edilebilen kısa metni şöyle özetlenebilir: iskender, Türk memleketlerini almak üzere harekete geçtiğinde Türkistan'da hükümdar şu isminde bir gençti iskender'in gelip geçici bir akın düzenlediğine inanıyorduBu sebeble de iskender'le savaşmak yerine doğuya çekilmeği uygun bulmuştu iskender'in yaklaştığı haberi gelince kendisi önde halkı da onu izleyerek doğuya doğru yol aldılar Yirmi iki aile yurtlarını bırakmak istemedikleri için doğuya gidenlere katılmadılar Giden gurubun izlerini takip ederek onlara katılmaya çalışan iki kişi bu 22 kişiye rastladı Bunlar birbirleriyle görüşüp tartıştılar 22 kişi bu iki kişiye: "Erler iskender gelip geçici bir kişidirNasıl olsa gelip geçer , o sürekli bir yerde kalamaz Kal aç" dediler Bekle , eğlen, dur anlamına gelen "Kalaç" bu iki kişinin soyundan gelen Türk boyunun adı oldu iskender Türk yurtlarına geldiğinde bu 22 kişiyi gördü ve Türk'e benziyor anlamında " Türk maned " dediTürkmenlerin ataları bu 22 kişidir ve isimleri de iskender'in yukarıdaki sözünden kaynaklanmıştır Aslında Türkmenler, Kalaçlarla birlikte 24 boydur ama Kalaçlar kendilerini ayrı kabul ederler Hükümdar şu Uygurların yanına gitti Uygurlar gece baskını yaparak iskender'in öncülerini bozguna uğrattılarSonra iskender ile şu barıştılar iskender Uygur şehirlerini yaptırdı ve geri döndü Hükümdar şu da Balasagun'a dönerek bugün şu adıyla anılan şehri yaptırdı ve buraya bir tılsım koydurttu Bugün de leylekler bu şehrin karşısına kadar gelir, fakat şehri geçip gidemezler Bu tılsımın etkisi hâlâ sürmektedir
Bu destana göre iskender Türkistan'a geldiğinde Türkmenlerin dışındaki Türkler doğuya çekilmişlerdi iskender Türkistanda mukavemetle karşılaşmamış bu sebeble de ilerlememiştir Büyük ölçüde çadırlarda yaşayan Türkler iskender'in seferinden sonra şehirler kurmuş ve yerleşik hayatı geliştirmişlerdir
MASAL
YİĞİT İLE BABASI
Bir zamanlar yaşlı bir adamcağızın bir tek oğlu varmış. Bu oğlan yiğit mi yiğitmiş. Gözü hiçbir şeyden yılmazmış. Ava çıkmayı da çok severmiş.
Günlerden bir gün delikanlı ormana avlanmaya gitmiş. Gitmiş ama yaşlı babasının içine bir ateştir düşmüş. Bütün gün "Ya aslanın biri oğlumu parçalarsa?" diye düşünmüş durmuş.
Akşam olmuş; genç yiğit avdan dönmüş. Yaşlı adam kuşkularını oğluna anlatmış.
- Seni arslan parçalayacak diye çok korkuyorum. Ava çıkmanı istemiyorum, demiş.
Delikanlı ne kadar karşı çıksa da yaşlı adam büyük bir ev yaptırıp oğlunu oraya kapamış. Oğlan ne bir daha dışarı çıkabilmiş, ne de ava gidebilmiş.
Adam oğlunun canı sıkılmasın diye evin bütün duvarlarını hayvan resimleriyle donatmış.
Zavallı delikanlı çaresiz, bu resimlere bakar avunurmuş.
Bir gün arslan resminin önünde durmuş; eski günleri düşünmüş. Arslan resmine bakıp "Senin yüzünden eve kapatıldım. Hiçbir yere çıkamıyorum. Ne yapsam da senden öcümü alsam?" demiş. Aynı anda da arslanın gözüne bir yumruk atmış.
Ama duvardaki bir çivi eline batmış; canı çok acımış.
Ertesi gün delikanlının eli şişmiş. Ateşlenip yataklara düşmüş. Zavallı o günden sonra bir türlü iyi olamamış. Sonunda da ölmüş.
Babası yaptığı hatayı anlamış.
- Ne yaptım da kadere karşı çıktım? Oğlumu gerçek arslandan korudum; bir arslan resmine yenik düştüm, demiş.
Demiş ama iş işten geçmiş