kütlenin korunum kanununu lavosierin elinde değiştirerek kim almıştır



Cevap :

OKURSAN ANLARSIN DİYE DÜŞÜNÜYORUM :)

Antonie Laurent Lavoisier

26 Ağustos 1743?de Paris'te doğmuştur. Bir ara güherçile fabrikasının müdürlüğünü yapmış olan Lavoisier kral adına vergi toplama ayrıcalığına sahip "Férmé général" adlı kurumun yöneticilerinden biriydi. Robespierre başkanlığındaki devrim yönetimi tarafından yolsuzlukla suçlanarak 8 Mayıs 1794?de Paris'te giyotinle idam edilmiştir. Yargıç Fouquier-Tinville (1746-1795), kralcı yönetimin bir sömürü simgesi durumuna gelmiş bu kurumun başındakilere kısa bir duruşmadan sonra idam cezası veriyordu. Mahkeme salonundakiler Lavoisier'in idamına karşı çıkınca tarihe geçecek şu sözleri söylemiştir: "La République n'a pas besoin de savants!" (Cumhuriyetin bilginlere gereksinimi yoktur!) İnfazın ardından, yine ünlü bir bilgin olan Joseph Lagrange'ın sözleri onun bilime olan katkısını özetliyordu: "Kafasının kesilmesi bir saniye sürdü. Oysa onun gibi bir kafanın daha yetişmesi için yüzyıldan fazla zaman gerekir!" Lavoisier'in cesedi ve kesik kafası, toplu bir mezara atılmıştır.

Lavoisier Jakobenlerin elinde idam edilmişti. Çok varlıklı bir kişi olmasına rağmen viski ve tütünden alınan vergilerde yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle cezalandırılmıştır. Kuşkusuz Lavoisier basit bir vergi kesimcisinden çok daha farklı özelliklere sahip bir bilim adamıydı. 11 yaşında ünlü Collége Mazarine yatılı olarak girdi. Daha sonra hukuk okudu ve 21 yaşında hukuk doktoru oldu. Kuşkusuz hukukla hiç ilgilenmedi. Tüm sevgisini o zamanlar emeklemeye başlayan doğa bilimlerine ve kimyaya verdi.

Kendi evinde bir kimya laboratuarı kurup orada eski kimya kitaplarında geçen bütün deneyleri yorulmak bilmeksizin tekrar yapmıştır. Ve elde ettiği sonuçları sürekli kaydetmiştir. Genç Lavoisier kimyada bir kuram ortaya attı ve kısa sürede bu kuram bütün Avrupa'da kabul gördü. "Bir maddenin yakılmasında ondan herhangi bir madde uzaklaşmaz; aksine ona bir madde bağlanır". Bu kuramla Filojiston Kuramını çürütmüş oluyordu. Peki, yanan maddenin birleştiği madde neydi? Lavoisier bu maddeyi bulmak için üç yıl boyunca ünlü bilim adamlarıyla görüş alışverişinde bulundu ve gece gündüz deneyler yaptı. Sonunda karanlığı aydınlattı: "Ateş havası", solunum havasının bir kısmı idi ve ısıtma sırasında kükürtle, fosforla, demirle ve kalayla birleşiyordu. Bu oksijen idi.

Lavoisier'in çalışmaları nicel düşünme yönteminin gücünü çok iyi gösterir. Eski çağların yanlış kimyasal kavramlarını, saf fiziksel yöntemlerle araştırarak ilk çözenlerden biri oldu. Yeni bir element veya bileşik aramayıp varolan tepkimeler üzerinde çalışarak yeni ve genel sonuçlar çıkarılıp çıkarılamayacağını saptamıştır. Teraziyi yaygın bir biçimde kullanmıştır. Ünlü bilim adamı Laplace ile birlikte bir buzlu kalorimetre geliştirerek (1783) çeşitli maddelerin özgül ısılarını ve yanma ısılarını ölçmüştür.

Kendi öğretilerinin temellerini yazdığı "Traité Èlémentaire de Chimie (Temel Kimyaya Giriş)" adlı yapıtı, fizikte Isac Newton'un "Principia''sına eşdeğer biçimde kimyada devrime yol açmıştır. Lavoisier bu kitapta bir element çizelgesi verir ve kimyanın temel yasalarından biri olan "Kütlenin Korunumu Yasası"nı formüllendirmiştir.

Aynı zamanda da bir fizikçi olan Lavoisier metal oksitlerinin, daha önce keşfedilmiş bulunan oksijen ile metallerin verdiği bileşikler olduğunu kanıtlayıp yanma ve oksitlenme olaylarının bugün bile geçerli olan açıklamasını yaparak kimyada devrim yaratmıştır. 

Kütlenin Korunumu Kanunu
Lavoisier aradığı açıklamanın ipucunu bir kaç yıl sonra Priestley'le Paris'te buluştuğunda elde eder. Priestley cıva oksit üzerindeki deneylerinden söz ederken bulduğu "yetkin gaz"ın özelliklerini belirtir. Lavoisier yayınlarının hiç birinde Priestley'e hakkı olan önceliği tanımaz; sadece bir kez, "Oksijeni Priestley'le hemen aynı zamanda keşfetmiştik," demekle yetinir.
Doğrusu, oksijenin keşfinde öncelik Lavoisier'in değildi; ama bu gazın gerçek önemim ilk kavrayan bilim adamı oydu. Priestley'in deneylerini kendine özgü dikkat ve özenle tekrarlamaya koyulur. Belli miktarda havaya yer verilen bir kapta cıva ısıtıldığında, cıvanın kırmızı cıva okside dönüşmesiyle ağırlık kazandığı, havanın ise aynı ölçüde ağırlık yitirdiği görülür. Lavoisier deneylerinde bir adım daha ileri gider: cıvadan ayırdığı cıva oksidi (calx'ı) tarttıktan sonra daha fazla ısıtır; kora dönüşen kırmızı oksidin giderek yok olmaya yüz tuttuğunu, geriye belli sayıda cıva taneciğiyle, solunum ve yanma sürecinde atmosferik havadan daha etkili bir miktar "elastik akıcı" kaldığını saptar. Elastik akıcı Priestley'in "yetkin gaz" dediği şeydi.
Lavoisier üstelik bu artığın ağırlığı ile cıvanın ilk aşamadaki ısıtılmasından azalan hava ağırlığının da eşit olduğunu belirler. Dahası, cıva oksidin ısı altında cıvaya dönüşmesiyle kaybettiği ağırlık etkili bölümüyle (yani oksijenle) birleşmesiyle gerçekleşmektedir. Başta önemsenmeyen bu kuram, suyun iki gazın birleşmesiyle oluştuğuna ilişkin Cavendish deney sonuçlarını da açıklayınca, bilim çevrelerinin dikkatini çekmede gecikmez. Cavendish deneylerinde, asitlerin metal üzerindeki etkisinden "yanıcı" dediği bir gaz elde etmiş, bunu flogiston sanmıştı. Ancak Priestley'in bir deneyi onu bu yanlış yorumdan kurtarır. Priestley, hidrojen ve oksijen karışımı bir gazı elektrik kıvılcımıyla patlattığında bir miktar çiyin oluştuğunu görmüştü. Aynı deneyi tekrarlayan Cavendish daha ileri giderek patlamada "yanıcı" gazınsu olduğunu saptar.
Flogiston teorisi yıkılmıştı artık. Yeni teorinin benimsenmesi, kimi bağnaz çevrelerin direnmesine karşın, uzun sürmez. Kimyada geciken atılım sonunda gerçekleşmiş olur. Lavoisier ulaştığı sonucu Bilim Akademisi'ne bir bildiriyle sunar; ne var ki, tek kelimeyle de olsa Priestley, Cavendish, vb. deneycilerin katkılarından söz etmez. Lavoisier'in aslında ne yeni kimyasal bir nesne, ne de yeni kimyasal bir olgu keşfettiği söylenebilir.yeni ve işler bir sistem kurmaktı. 1789'da yayımlanan "Traité Élémentaire de Chimie" adlı yapıtı, kendi alanında, Newton'un Principia'sı sayılsa yeridir. Biri modern fiziğin, diğeri modern kimyanın temelini atmıştır.
Lavoisier'i unutulmaz yapan bir özelliği de nesnelerin kimyasal değişimlerini ölçmede gösterdiği olağanüstü duyarlılıktı. Bu özelliği ona "Kütlenin Korunumu Yasası" diye bilinen çok önemli bilimsel bir ilkeyi ortaya koyma olanağı sağlar. Lavoisier kimi kez kendi adıyla da anılan bu ilkeyi şöyle dile getirmişti:

"Doğanın tüm işleyişlerinde hiç bir şeyin yoktan var edilmediği, tüm deneysel dönüşümlerde maddenin miktar olarak aynı kaldığı, elementlerin tüm bileşimlerinde nicel ve nitel özelliklerini koruduğu gerçeğini tartışılmaz bir aksiyom olarak ortaya sürebiliriz."
burdan bak bi :)