Cevap :
Peygamberimiz (SAV), "Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz" genel ilkesini hayatın tümüne yaymamızı ister. Biz bu hadisi sadece dini bir gereksinim olarak görürüz. Evet, belki de en önemli kullanım alanı din olmalıdır, ama komşumuzla münasebetimizde, çocuğumuza ilgimizde, insanlarla konuşmamızda bu prensibe ihtiyacımız yok mu?
Hz. Peygamber özel hayatında da bu toleransı esas almıştır. O'nun (SAV) bu tavrını anlatan Hz. Aişe (RA) şöyle der: "Peygamberimiz (SAV) iki dünya işi arasında muhayyer (seçenek sahibi) bırakılınca günah olmadıkça mutlaka onlardan en kolay olanını alırdı. Ne var ki, şayet günahı gerektiren bir konu olursa da ondan insanların en uzak olanı Hz. Peygamber (SAV) olurdu. O hiç kendisi için kin tutup öç almamıştır."
Kolay olanını seçen bir Peygamber. Bize de kolay bir din emanet eden bir Peygamber. Birbirimizle ilişkilerimizde toleransı ve kolaylığı öğütleyen bir Peygamber. Bizler ise çoğu kez kendimize toleranslı davranılmasını isteriz, ama başkasına bunu çok görürüz.
Arabamızın direksiyonundayız. En ufak bir yol tıkanıklığında veya yanlış harekette birden asabileşiyor, toleransı unutuyoruz. Ufak bir yol isteme kargaşasından dolayı cinayete kurban giden insanımızın sayısı hiç de az değildir. Hz. Peygamber (SAV), bana tavsiyede bulun diyen asabi, sert mizaçlı birine "sinirlenme"buyururken, birçok belanın önüne geçecek bir anahtar sunmuştur aslında.
aralardan kelimelerle kendi düşüncelerinide katarak yazabilirsin :)