1)Çok hücreli canlılarda orginazyosunu oluşturan birimleri küçükten büyüye doğru sıralayınız. 2)Suyun insan vücude ve diğer canlılar için önemi nedir?Açıklayınız. 3)Zorunlu(esansiyel) aminoasit ne demektir? 4)Yapılarına göre karbon hidrat çeşitleri nelerdir?Örnek vererek açıklayınız. 5)Karbonhidrat,yağ ve proteinlerin yapı taşları nelerdir.Bu yapı taşları hangi bağlarla bağlanırlar? 6)Canlıların yapısında bulunan proteinlerin birbirlerinden farklı olmasının temel nedeni nedir? 7) 10 tane tridsiklik(nötral yağ) möleküllünün sentezi sırasında kurulan bağ sayısı ve açığa çıkan su sayısını hesaplayınız. 8)Dehidrasyon ve hidroliz ne demektir?
9)Enzimlerin özellilerinden 5 tanesini yazınız.
10)Depopolisakrilikler nelerdir?Özelliklerini açıklayınız.


Cevap :

2)su bilinen en iyi çözücüdür.biyokimyasal olayların tamamına yakını sulu çözeltilerde gerçeklerşir.enzimlerin çalışabilmesi için uygun ortamı sağlar.vucut salgılarını oluşturur.su vucut içersinde organik ve inorganik besinlerin taşınmasını sağlar.sindirim olayında kullanılır.fotosentezde kullanılır.nehir göl bir çeşit sulu çözelti olup canlılar için uygun yaşam ortamını oluşturur.

8)dehidrasyon:küçük molekküllerin birleşerek büyük moleküllere dönüşmesi ve su oluşması hidroliz:büüyük moleküllerin su varlığında küçük moleküllere dönüşmesi

4)monosakkaritler-polisakkaritle-disakkaritler 1)hücre-dokukar-organlar-sistemler-organizma

2)SU
Hayatta kalma mücadelesinde su kadar önemli başka bir şey yoktur. Vücudumuzun % 70 sudur. Bir insan düzenli ve minimum miktarda su almaz ise, o insanın hızlı ve verimli olmasını bekleyemezsiniz. Bir insanın iklime, doğadaki aktivitesine ve ortam ısısına bağlı olarak minimum hergün 2.5 lt su içmesi gerekmektedir. İçtiğimiz su dışkı, idrar, vücuttan ve akciğerlerden çıkan nem sonucu kaybedilmektedir. Bu miktar her gün tekrar tamamlanmak zorundadır. Yemek yemeden bitkin vaziyette 30 gün dayanabilirsiniz ama su içmeden (bu süre ortama bağlı olarak) 7- 10 gün dayanabilirsiniz. Bu süre sonunda ölüm kaçınılmazdır. Aşağıda sıralanan önerileri su temin edinceye kadar (vücudumuzda mevcut suyu korumak için) uygulamalısınız. 


3)İngilizcesi 'Essential amino acids' olan ve bir güzellik yapılarak Türkçe'ye esansiyel amino asitler olarak çevrilen bu bileşikler, vücutta (ve genel olarak omurgalılarda) daha basit (veya daha karmaşık) başlangıç maddelerinden başlayarak sentezlenemeyen ve dolayısıyle besinlerle birlikte alınması zorunlu olan amino asitlere verilen addır.


4)Vücut geliştirme ve fitness ile uğraşan herkes karbonhidratları tanımalıdır. Karbonhidratları yapılarına göre iki çeşitte sınıflandırmak mümkündür.   Birinci grup basitşekerler, ikinci grup ise bileşik yada kompleks karbonhidratlardır.


  Basit Şekerler:

Sindirime uğramadan bağırsaklarda 15-20 dakika içinde emilerek hızla kana karışan şekerlerdir. Kan şekerinde ani yükseliş ve düşüşe sebep olurlar. Sindirilirken çok kolay ayrışan organik yapıları doğrudan enerji olarak kullanılmalarına sebep olur. Örnek olarakçay şekeri, akide şekeri, karamela, lokum, meyvelerde bulunan şeker, süt şekeri, bal, reçel, marmelat, pekmez, çukulata, tahin helvasıdır.

Bileşik-Kompleks Karbonhidratlar:

Sindirimleri 3-4 saat kadar süren karbonhidratlardır. Kan şekeri üzerinde ani dalgalanmaya sebep olmazlar.  Yavaş sindirimleri nedeniyle kana karışmaları daha uzun sürer ve daha uzun süreli enerji sağlarlar. Örnek olarak, tahıllar, kuru baklagiller ve sebzelerdir.

 

5)Karbonhidratlar: Besinlerle aldığımız karbonhidratlar nişasta, sellüloz gibi kompleks veya çay şekeri (sakkaroz), süt şekeri (laktoz), meyve şekeri (früktoz) gibi daha basit şekerlerden meydana gelir. Nişasta, bitkilerin depo şekeridir ve bizim en önemli enerji kaynağımızdır. Yine bitkisel kaynaklı kompleks bir karbonhidrat ve yapı maddesi olan sellüloz, insan vücudunda sindirilemediği için besin değeri taşımaz. Ama, sindirilmeyen bu karbonhidratlar posa olduğundan barsakların düzenli çalışmasına yardım ederler.
Kompleks veya tekli, ikili şekerler halinde alınan karbonhidratlar tükürük bezleri ve pankreastan salgılanan enzimlerle tekli yapı taşlarına (glikoz, galaktoz, früktoz) parçalanıp emilirler. Kan dolaşımında bulunan ve hücrelerin en önemli yakıtını meydana getiren şeker ise glikozdur. Kan glikoz seviyesi beyin gibi bazı dokular için hayati önem taşığıdından, az miktarda glikoz, karaciğerde glikojen şeklinde depo edilir. Bu sayede kanda glikoz seviyesi belli sınırlar içerisinde sabit tutulmaya çalışılır. Çok kısa sürede tükenen bu depodan başka, kaslarda da yedek yakıt ihtiyacını karşılayacak glikojen deposu bulunur. Fazladan alınan karbonhidratlar ise, yağlara dönüşerek, yağ şeklinde depo edilirler. Karbonhidratlar günlük enerji ihtiyacının asgari % 40nı karşılayacak miktarda alınmalıdır. Bu oran gelişmiş memleketlerde ortalama % 50 iken, az gelişmiş ve gelişmekte olan memleketlerde karbonhidratlar günlük enerjinin % 60-70ini teşkil etmektedirler.
Karbonhidrat metabolizmasının ön planda bozulduğu şeker hastalığında (Diabetes mellitus) günlük alınan karbonhidrat miktarı kadar, karbonhidratların cinsi de önem taşımaktadır. Uzmanlar şeker hastalarına patates gibi nişasta ihtiva eden besinler ve barsaktan şeker emilimini azalttığı için bol kepekli (selülozlu) gıdalar almalarını teklif etmektedirler.


BENDEN BU KADAR HEPSİNİ YAPAMADIM AMA İNŞ İŞİNE YARAR...