Cevap :
Eğitimci yazar Sevdakâr Çelik’in kaleme aldığı son iki eseri olan; ‘Bir Çocuğun Güncesinden’ ve ‘Hoşça Kal İstanbul’, Akvaryum Yayınevi’nden çıktı ve siz okuyucuları ile buluştu.
Evet,’Hoşça Kal İstanbul’; beni büyüleyen, etkisi altına alan, hatta beni ağlatabilen tek eser... Okurken belki de kendinizi bulacağınız, gayet yalın bir anlatımla ve siz okuyucularını yormayacak bir şekilde kaleme alınan bu eser, her ne kadar ‘gençlik romanlarım’ adı altında yayınlansa da; her kesime hitap edebilecek, hayatın içinden bir yapıt...
İstanbul’u anlatarak başlıyor Sevdakâr Çelik eserine.
O, insanı cezbeden, ışıklı, büyüleyici şehir... Sevdakâr Çelik’in anlatımıyla biraz da külhanî ve belalı şehir... Hangimiz gitmedik ya da “Hoşça Kal İstanbul!” demedik ki.
İşte bu eserde; memleketini (doğduğu toprakları), kurulu düzenini, her şeyden öte ailelerini bırakıp ‘taşı toprağı altın olan’ ya da olduğunu sandıkları şehre gelen beş arkadaşın hikâyesini bulacaksınız. Yıllarını gurbet kahrı çekerek bir hiç uğruna harcayan insanların memleket özlemini hissedeceksiniz. Belki de orada bir yerlerde kendinizi bulup duygulanacaksınız inceden inceye. O insanların dostluklarına tanıklık edeceksiniz. Memleketinizin değerini anlayacak ve karşılıksız gerçek sevgiyi bulacaksınız. İnsanları; önyargısız olarak; büyük küçük demeden dinlememiz gerektiğini de düşüneceğiz bu arada.
*
Özet bilgilerle bir kitabı anlatmak ve eserin ruhunu aktarmak olanaksızdır kuşkusuz.
Ve kuşkusuz; alıp ellerimize, okumak gerek...
*
Romanın kahramanlarından biri Burhan’dır örneğin.
Burhan’ın ağzından dökülen türkü ve dörtlükler de ayrı bir renk katmış bu esere.
Hele ki; “yol boyunca uzanan duvar dibindeki bir ağacın kenarında oturup, hiç gelmeyecek olan çocuklarını bekleyen” pejmürde kılıklı adamın yürek burkan dramıyla hüzünlenecek, duygu dolu anlar yaşamış olacaksınız.
Dostluklarına tanıklık edeceğimiz, inşaat işçisi beş arkadaşın İstanbul macerasının; Haydarpaşa Tren Garı’nda, ’Hoşça Kal İstanbul’ denilerek son bulmasına tanıklık edeceksiniz.
Yazarımız Sevdakâr Çelik; bizi, eserinin içine alıp, bir duygudan öteki duyguya sürüklemekte; üstünkörü bakıp geçtiğimiz şeylerin arka planındaki derinliklere ayna tutmakta...
Evet.!. HOŞÇA KAL İSTANBUL, ağlayarak okuduğum tek eser... Beni benden aldı. İzin verin, sizi de sizden alsın.