ingiliz, fransız, italyan, yunan işgalleri karşısında Türkiye'nin tepkisi nedir ?



Cevap :

smanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşından 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalayarak çekildi. Bu ateşkesi imza etmekle Osmanlı Devleti, hem kayıtsız koşulsuz teslim oluyor, hem de fiilen sona eriyordu. Güvenliklerinin tehdit edildiği gerekçesiyle İtilâf Devletleri, 7. maddeye dayanarak istedikleri yeri işgal edebileceklerdi. Bu, Osmanlı Devletini her an parçalanmaya ve işgale hazır bir duruma getiriyordu. İzmir ve çevresini ele geçirmek isteyen Yunanistan ve İtalya, kendi açılarından haklı oldukları düşüncesinde idiler.

Yunan dış politikasının temeli olan Megalo-İdea, Ege’yi bir Yunan Denizi haline getirerek bir ayağı Asya’da, bir ayağı Avrupa’da olan Büyük Yunanistan’ı, eski Bizans-Grek İmparatorluğunu yeniden kurmak demekti. Yunan Başbakanı olduktan sonra, Yunanistan’ı sistemli bir şekilde büyütmeyi başaran Venizelos,’ “olabildiği kadar Yunan halkını içine alacak şekilde Yunan Devletinin topraklarını genişletmek ve Yunanistan’ı Akdeniz’de önemli bir devlet haline getirmek”2 istiyordu.

19. Yüzyılın ikinci yarısında millî bir devlet olarak ortaya çıkan ve aynı yüzyılın sonunda emperyalist bir dış politika izleyen İtalya, bir Akdeniz devleti olmanın ve Oniki Adayı elinde bulundurmanın verdiği imkânlardan yararlanarak, sözkonusu bölgeye egemen olmak ve İtalyan ekonomisini, bu bölgenin ekonomik değerleri ile desteklemek istiyordu.

Gerçekte İzmir ve artbölgesi üzüm, incir, pamuk, tütün, palamut, meyan kökü gibi dünya pazarlarının gereksinim duyduğu tarım ürünleri ve bunları kente bağlayan demiryolları ile ekonomik, Ege denizini kontrol etme niteliği ile de stratejik bir öneme sahipti. Bölge üzerinde çıkarları çatışan İtalya, bu yörenin Yunanistan tarafından işgaline başlandığı 15 Mayıs 1919 tarihine kadar kıyasıya mücadele etmiştir. Yunanlıların İzmir’e çıkmasından sonra İtalya, işgali altında bulundurduğu bölgelerde halka daha hoşgörülü davranmak, hastane açtırmak, ilâç dağıtmak, çiftçilere kredi vermek gibi nispeten ılımlı bir politika gütmeğe başladı.

İtalya ve Yunanistan’ın İzmir’i elde etmek için yaptıkları mücadeleyi ve emperyalist devletlerin olaya yaklaşımını, Birinci Dünya Savaşından başlayarak incelemek konuya açıklık getirecektir.

Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşına Almanya yanında katıldıktan sonra, İtilâf Devletleri İzmir ve artbölgesini diplomatik pazarlıklara peşkeş çekmeye başladılar. Bu pazarlıklar, İtilâf Devletleri Yunanistan’dan, Avusturya tehdidi altındaki Sırbistan’a yardım etmesini istedikleri zaman başladı. İngiltere, tarafsız kalmış Bulgaristan’ı savaşa sokmak için, 1915 Ocağında Kavala’yı bu devlete vermeği vaat etti. Buna karşılık Yunanistan’a da İzmir ve artbölgesiyle Kıbrıs verilecekti. Çanakkaleye saldırmadan önce de, İtilâf Devletleri Yunanistan’ı kendi yanlarında savaşa sokmayı plânladılar. Yunan Başbakanı Venizelos bu plânı kabul ettiyse de Yunan Kralı, Genelkurmayı ve Rusya’nın tepkisi bu girişimi sonuçsuz bıraktı. Çanakkale Savaşının tüm şiddetiyle devam ettiği bir sırada, 14 Mart 1915’de İngiltere, Fransa ve Rusya arasında İstanbul Antlaşması imza edildi. Bu antlaşma ile İstanbul ve Boğazlar bölgesi Rusya’ya veriliyor, Asya Türkiyesi’nin ise İngiltere ve Fransa arasında paylaşılması uygun görülüyordu. Daha sonra İtilâf Devletleri, tarafsızlığını koruyan İtalya ile 26 Nisan 1915’de Londra Antlaşmasını imza ettiler. Bu antlaşma ile İtalya’ya, savaşa girme yükümlülüğü karşısında Adriyatik, Akdeniz ve Ege’den tavizler veriliyordu. Savaşa giren İtalya, kısa bir süre sonra payının azlığından yakınmağa başladı. Aynı tutum içinde olan Rusya’ya İngiltere ve Fransa, Suriye, Filistin, Lübnan ve Irak’taki tasarruflarına karışmaması kaydıyla, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’dan yeni topraklar verildi. İngiltere ve Fransa’nın Ortadoğu’yu manda rejimleri şeklinde parçaladıkları Sykes- Picot Antlaşması öncesinde İtalya, Antalya, Kilikya ve Suriye ile ilgilendiğini dost ve müttefiklerine bildirdi ise de istediklerini elde edemedi. Bunun üzerine 1916 Kasımında müttefiklerine bir karşı muhtıra veren İtalya, “Antalya ve İzmir’de ileri bir İtalyan kolonisi vardır” görüşünden hareketle, İzmir’i istediğini belirtti. Rusya, İtalya’nın Söke Li-manıyla yetinmesini, İzmir’deki İtalyan isteklerine karşı çıkılmasını Fransa’ya teklif etti. Fransa, İtalyan isteklerini Kilikya’daki çıkarlarına dokunduğu için aşırı buldu. Ancak İtalya’yı yanlarında tutmak isteyen İngiltere ve Fransa, 1917 Nisanında bu devletle imzaladıkları St. Jean de Mauirenne Antlaşmasıyla, İzmir-Kayseri-Mersin üçgeni içinde kalan Akdeniz ve Ege Bölgesini, Rusya’nın onaylaması koşuluyla İtalya’ya bıraktılar. Bu arada 26 Haziran 1916’da İtilâf Devletlerinin desteğini kazanan Venizelos, Yunanistan’ı İtilâf Devletleri yanında savaşa soktu3.