10.sınıf tarih 2.konu osmanlı kültür ve medeniyeti özeti



Cevap :

Veraset Sistemi

1- Türk devletlerinde, Ülke Hanedan üyelerinin ortak malı sayılmıştır.

2- Hanedan üyeleri kendilerine İslamiyet’ten önce Gök tanrı, İslamiyet’ten sonra Allah tarafından verilen Kut yetkisine göre devlet yönetme yetkisine sahiptiler.

*Osman Gazi ve Orhan Bey dönemlerinde Geleneksel anlayış hâkimdir. Yani ülke hanedan üyelerinin ortak malıdır.

*I.Murat zamanında ülke padişah ve oğullarınındır anlayışı hâkimdir. İlk kez I. Murat Sultan unvanını kullanmıştır.

*Fatih zamanında Ülke padişahındır. Ve padişah ülkenin bölünmemesi için kardeşini öldürme yetkisine sahiptir anlayışı yerleşmiştir.

Uyarı:: Tüm bu çalışmalar Merkezi Otoriteyi güçlendirmek amaçlıdır.

Tüm Türk devletlerinde Merkezi Otoritenin en güçlü olduğu dönem Fatih Dönemidir.

*I.Ahmet zamanında Ekber ve Erşed (yaşlı ve akıllı)kanunu getirilmiştir.

Kafes Usulü

*I.Ahmet zamanında getirilen bu kanuna göre şehzadeler artık sancaklara çıkamayacaklardı.

Bu durumun oluşturmuş olduğu zararlı sonuçlar ise:

1-      Şehzadeler devlet yönetme yetkisini yaparak ve yaşayarak öğrenememişlerdir.

 

2-      Yönetimde kadınların baskısı giderek artmıştır

3-      Padişah adayları olan şehzadeler, sarayda delirecek duruma gelmişlerdir

*Padişahın erkek çocuklarına Şehzade veya Çelebi kız çocuklarına sultan unvanı verilirdi.

*Kuramsal olarak Osmanlı hükümdarının yetkileri sınırsızdır. Yetkileri ancak şeriat ve gelenekler sınırlandırabilir.

*Yavuz Sultan Selimle beraber Halifelik unvanını aldılar. Halifelik unvanı ilk kez I.Abdülhamit zamanında kullanılmıştır.

Padişahın Görevleri:

 Devleti yönetmek, savaşlarda ordulara kumandanlık yapmak, yüksek devlet memurlarını atamak ve gerektiğinde divana başkanlık yapmaktır.

Padişah egemenliğini şu şekilde kullanır:

Yasama: Fermanlar, Kanunnameler, Adaletnameler, Beratlar

Yürütme: Divanı Hümayun

Yargı: Kulluk hakkı, Müsadere(Devlet yöneticilerini öldürtme mallarına el koyma)

Kulluk Hakkı: Devşirmeler padişahın kulu ve kölesidir. Padişah bunlar üzerinde ölüm hakkına sahiptir. Bunların mallarını müsadere edebilir.

Divanı Hümayun

*Orhan Bey zamanında kuruldu, Devlet sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı en üst yönetim organı ve en yüksek mahkemedir.

Uyarı:: Son söz padişaha aittir. Bu divanın karar organı olmaktan çok danışma organı olduğunu gösterir.

Bugünkü bakanlar kuruluna benzer fakat üyelerinin atama yoluyla belirlenmesi ve yüksek mahkeme özelliği göstermesi nedeniyle bakanlar kurulundan ayrılır.

*Kuruluş döneminde divan toplantılarına padişah başkanlık ederken Fatih zamanından itibaren Divana sadrazamlar başkanlık etmeye başlamıştır. Bu durum sadrazamlık makamının öneminin ve etkinliğinin artmasına neden olmuştur.

*Divanı hümayun II. Mahmut zamanında kaldırılmıştır. Yerine Bakanlıklar ve Nazırlıklar kurulmuştur.

Üyeleri:

Padişah: Fatih zamanına kadar Divan’a başkanlık etmişler, bundan sonra bu görevi sadrazam yürütmüştür.

Vezir-i Azam(sadrazam): Padişahın mutlak vekilidir. İkinci derecedeki işler sadrazamın İkindi Divanında görüşülürdü.

Vezirler: Daha çok askeri ve siyasi işlerden sorumluydular. Vali olarak illere atanabiliyorlardı.

Kazasker: Şeri ve Örfi hukuk uygulamalarından sorumludurlar. Adalet ve Eğitim işlerine, önemli davalara, Kadı ve Müderrisleri atama ve azil işlerine bakarlardı.

Defterdar: Bütçeyi hazırlar, Gelir ve giderlerin planlamasını yapar.

Nişancı: Tapu kadastro işleri bakar, Fethedilen arazilerin kayıtlarını tutar, Dirlikleri dağıtır ve Padişahın fermanlarına tuğra çekerdi.

Yeniçeri Ağası: Vezir rütbesindeyseler divanda söz hakkına sahip olabiliyorlardı.

 

Uyarı:: Yukarıdaki üyeler kuruluşundan itibaren Divanı Hümayunun asıl üyeleridir. Zamanla doğan ihtiyaçlardan dolayı Divanı Hümayuna bazı üyeler katılmıştır.

Yeni katılan üyelerden Şeyhülislam ve Reisülküttap Divanı hümayuna çağrılıp görüşleri alındıkları halde asıl üye hüviyetinde değillerdi. Fakat yine son dönemlerde Divanı Hümayuna dahil edilen Kaptanı Derya Divanı Hümayunun asıl üyesi olmuştur.

 

Şeyhülislam: Divanın doğal üyesi olmamakla beraber gerektiğinde alınan kararların İslam dinine uygun olup olmadığını belirtmek üzere divana çağrılırdı. Bu durum devletin Teokratik nitelik taşıdığını gösterir. Ulema sınıfının başı olarak Din, Hukuk, Yargı, Eğitim, alanlarını denetim altına almıştır. En ünlüsü Ebu Suud efendidir. (Asıl üye değil)

Reisül Küttap: Önceleri Nişancıya bağlı bir kâtipken zamanla doğan ihtiyaçtan dolayı, Devletin dış işlerinden sorumlu bakanı olmuştur. (Asıl üye değil)

Kaptan-ı Derya: Donanma komutanı olarak Divanı hümayuna katılmıştır. (Asıl Üye olarak)

 

Ülke Yönetimi

*Osmanlı devletinde ülke Eyaletler-Sancaklar-Kazalar-ve Köy gibi birimlere ayrılarak idare edilmiştir.

umarım yardımcı olmuşumdur :)

I. Murat döneminde “devlet yönetiminin hükümdar ve oğullarına ait olduğu” kural haline gelmiştir. Fatih döneminde devletin bütünlüğünü korumak için padişahlara kardeşlerini öldürme izni verilmiştir. Bu kanunname ile Osmanlı İmparatorluğu merkeziyetçi ve mutlakiyetçi bir karakter kazanmıştır.

XVI. yüzyıl başlarında halifeliğin Osmanlı padişahlarına geçmesinden sonra Osmanlı Devleti, mutlakiyetçi ve teokratik bir imparatorluk haline gelmiştir. XVII. yüzyıl başlarında I. Ahmet’ten sonra veraset sisteminde değişiklik yapılarak “Yönetimin hanedanın en yaşlı üyesinin hakkı olduğu” kabul edilmiştir.