ders edebiyat arkadaşlar eğitim alanındakullanılabilecek 30 kelime paragrafları ama paragraf lazım arkadaşlar unutmayın acill lütfenn 



Cevap :

30 kelime 

1-öğretim
2-öğrenci
3-veli
4-öğretmen
5-tahta
6-ödev
7-kitap
8-defter
9-kalem
10-silgi
11-matematik
12-fen
13-türkçe
14-edebiyat
15-beden
16-dil anlatım
17-taktir
18-teşekkür
19-başarı
20-tebrik
21-aferin
22-sus
23-bak
24-dinle
25-otur
26-sınıf
27-teneffüs
28-kantin
29-soru
30-çözüm 

ÖYKÜ



SON BOMBA YÜREĞİME

      Amerika ve İngilterenin beraber yaptığı bombardıman,Bağdat’ın üzerine kâbus gibi çökmüştü.1998’in ramazan ayına bir gün kalmıştı.Fakat Irak halkı,oruç ayına neşeyle değil, korku, hüzün ve yoklukla giriyordu.Yıllardır zalim devlet başkanlarından çektikleri yetmiyormuş gibi şimdi de ABD’nin Saddam’ı bahane ederek yaptığı saldırılar,ambargonun getirdiği sefalet, halkı ölüm sınırına çoktan getirmişti.Dünyanın bir ucunda balinaları kurtarmak için trilyonlar harcanırken, burda insanları öldürmek için çok daha fazla para harcanıyordu.

      *     *     *     *     *     *     *     *     *     *    

      Yaşlı Abdullah ve ailesi de,yokluk çekenlerdendi.Sekiz yıldır süren ambargo,oğlu Hasan’ın da işlerini bozmuş,para kazanamaz olmuştu.Ailenin tek çalışanı olan oğlunun ne sıkıntılar çektiğini biliyordu.Hasan’ın fedakârlık yaptığını,bazen peşpeşe birkaç öğün hiç birşey yemediğini çok iyi biliyordu ama elinden birşey gelmiyordu.

Son zamanlarda kendisi de torunları bir lokma fazla yesin diye sofradan aç kalkıyor,ancak yaşamını sürdürecek kadar yiyordu.Yine de sıkılıyor,utanıyor,gece gündüz ne yapabilirim diye düşünüyordu.

Geçen yaz ortası ölen torunu Zehra gözlerinden gitmiyordu.Gerçi doktorlar,ilaç olmadığı için kurtamadıklarını söylemişti ama Abdullah dede; ”-Eğer torunum yeterince beslenseydi,zayıf düşüp hastalanmazdı” diye düşünüyordu.Zehra’nın “-Dedeciğim”  deyişi aklına geldikçe yaşaran gözlerini zorlukla saklıyor,hemen bastonuna uzanıp, torunlarının “-Dede,nereye !..” diye seslenişlerine cevap vermeden,kendini sokağa atıyordu.

ÇİÇEKLE SUYUN HİKAYESİ

Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.

İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder 
birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.

Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan
içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmuştur.

İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, 
"Sırf senin hatırın için ey su" diye...

Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı 
birşeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki, 
çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur.

Günler ve aylar birbirini kovalalar ve çiçek acaba 
"Su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar.

Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Halbuki çiçek, 
alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.

Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni 
seviyorum" der. Aradan zaman geçer ve çiçek 
yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der. 
Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler...

Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz 
etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der.

Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." der
ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek 
artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin.
Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler
çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine...

Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla
başını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben,
gerçekten seviyorum." Çok hüzünlenir su bu durum
karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır
nedir sorun diye...Doktor gelir ve muayene eder
çiçeği. Sonra şöyle der doktor: "Hastanın durumu
ümitsiz artık elimizden birşey gelmez."

Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık 
nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir
bakar suya ve der ki: "Çiçeğin bir hastalığı yok dostum... 
Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için" der.

Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece 
"Seni seviyorum" demek yetmemektedir...