BURSA TÜRKÜSÜ OLAN BURSANIN UFAK TEFEK TAŞLARI TÜRKÜSÜ'NÜN HİKAYESİ NEDİR?



Cevap :

Bursa benim bir bakıma memleketim sayılır.
Akrabalarımın çoğu Bursa’da yaşıyor.
Çok uzun aralıklarla da olsa çeşitli kuruluşların düzenledikleri kültür faaliyetlerine davet edildiğimde bir çeşit sılayı rahm etmiş oluyorum.

Şair / Yazar M.Ragıp Karcı

Bu günün maddî şerâitinde zor olan böyle bir faaliyetle hem şiir ve irfan ehliyle bir araya gelme imkânı, hem de akrabaya vefa borcu ödenmiş oluyor.
5 Şubat günü Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.’nin himâyesinde düzenlenen adına
‘Şâirleri Tanıyalım’ da denebilecek bir etkinliğe katıldım.
Bu etkinlik ayda bir yapılıyor ve her ay bir şâiri Bursalılara tanıtmak amacını taşıyor.
Adem Turan’ın düzenleyici olarak görev aldığı etkinlikte Sıdık Ertaş’la birlikte şairlere ait bilinmeyenleri ortaya çıkarmak gibi bir amaç etrafında dolaşıp duruyorlar.
Niyet başlangıçta iyi.
Zaten Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin uzaktan isimleriyle tanıdığım ancak irfan ve gönül hazineleri ile ilgili bilgileri ilk elden edindiğim yetkilileri de bu iyi niyete inanarak bu yolu açmış olmalılar.
Belediye Başkanı Recep Altepe’nin rikkat ve dikkatle seçim yaptığı anlaşılan çalışma arkadaşları Kültür A.Ş.’nin başındaki hâl ve sa’y ehli Rıfat Bakan, nezaket ve yüzünden eksik etmediği tebessümü ile Mehmet Erman’ın gösterdikleri samimî ve hasbî gayret her türlü takdirin üzerindedir.
Faaliyetin yürütüldüğü mekânın namüsâit durumuna bakarak ilk elde iş olsun diye yapıldığı zehabına kapılabilir insan.
Ancak ben bu iki arkadaşın mekân seçimiyle ilgili olarak medeniyetimizle ilgili hususî bir seçim yaptıklarını sonra anladım.
İrfanın nasıl bir idrâkle yürüdüğünü böyle anlarda anlamak lâzım.
Yaptıklarının ne kadar şuurlu bir hareket olduğuna dâir bilgiyi burada verip gayretlerine sed konmasına sebep olmayalım.
Sadece mekânla ilgili seçimleri Başkan Recep Altepe, Rıfat Bakan ve yardımcısı Mehmet Erman’ı temyize mihektir, deyip geçelim.
Allah ömürlerini uzun, sağlıklarını dâim ve feyizlerini ziyâde eylesin.
Şiir, mânasını şairin karnında taşıdığı bir sözdür.
Şiiri anlamaya çalışmak eylemi başta şiirden hiçbir şey anlamamak demektir.
Şiirin ifade ettiği mânâ ile ancak hemdem olunabilir.
Çünkü şiirden bir mânâ çıkarmaya, daha doğrusu şâirin ne demek istediğini bulup ortaya saçmaya çalışmak şiiri düz yazıya çevirmekten başka bir işe yaramaz.
Başta şiir dediğimiz ve her okuyanın kendine göre âlemler, mânâlar, rüyâlar, hayaller ve mekânlar bulup sığındığı, sesler ve tahassüsler çıkarmak için gönlünü dayadığı çeşme o andan itibaren deliklerinden sadece belki su akan bir taş yığını gibi görünür.
Son zamanlarda (ne son zamanı iyice bir zamandır) şiir programlarının televizyon ve radyolarda revaç bulmasıyla birlikte, şiirin de magazine feda edildiğini görüyoruz.
Şiirin kendine ait sınırları zorlanıyor.
Eskiye ait bir hadiseyi bu münasebetle hatırladım. Şiirine fazlaca ehemmiyet vermesem de bazı şairâne tahassüsler nisbet ettiğim bir arkadaşımla Van’da bir şiir şöleni için bulunuyorduk.
O zamanlar şimdiki gibi moda gündemde olan hadiselere şiirle yön vermek;
yâni piyasaya şiir sunmaktı.
Ben böyle bir şeyin olabileceğini, fakat şiiri gündelik gailelere feda etmemek gerektiğini söylemeye çalıştım.
Bu sözümden cesaret alan bir şâir:
“Ben aşkı söylemeye çalışıyorum şiirimde” dedi.
Ben daha kendi medeniyetimizin sütünü emmeye çalışılmadığını, kendi medeniyetinin hassasiyetleriyle beslenen bir şâirin istese de şiirinin aşk denilen belâyı sırtından atamayacağını falan anlatmaya başladım.
O şâirin şiiriyle ilgili düşüncelerimi söylerken o kendi adını şâire çıkarmış zat, dönüp o şaire sordu:
“Yâni aşk şiiri mi yazıyorsun?”
Evet dedi arkadaş.
Cevap şiir açısından düşük seviyeli bir soruydu:
“Yengenin haberi var mı?”
Adı şair diye geçen o arkadaşın şiiriyle ilgili her hangi bir sözünü o gün bu gündür kaale almadım. Bu da bir faidedir.
Ama bahs-i diger.
Bursa’daki programda soru soran arkadaşlar bu seviyeye düşmediler.
Ancak soruları, şiirin arka sokaklarına dair bilgileri edinmekten ziyâde, Nuriye Akman, Seba Tümer röportajcılığının taklidi gibiydi.
Bu iki gazeteci kendi alanlarında gerekeni yapıyorlar.
Yaparken de konuyla ilgili bilgilerin en azından çoğuna vakıf olarak yapıyorlar.
Bizi orası ilgilendirmiyor.
Meselâ bana Erciş ile ilgili olarak soru soran arkadaşın sanki bir açık yakalamış gibi tebessümünden sonra Sebâ Tümer gibi kahkaha atmadığına şaşırdığımı söylemeliyim.
Oysa ben ta konuşmanın başında Erciş’li Emrah’ın Erzurumlu Emrah’la karıştırıldığını söyledim. Erzurumlu Emrah’ın bir tarikat şeyhi olduğu için müritlerinin son kıtasında Emrah gördükleri her şiiri şeyhlerine mal ettiklerini, böylece Erciş’li Emrah’ın haksızlığa uğradığını anlatmıştım.
Benim şiirim Durmuş Ali Eker’in tabiriyle adres defteri gibidir.
Orada geçen isimleri her şekilde anlamak mümkündür.
Onların kim olduklarından kime ne?
Yusuf Ziya Cömert’in dediği gibi, her okuyanın kendine göre bir İsmâil’i, İbrâhim’i olmalı değil mi? Bu iş magazin gazeteciliğine benzedi.
Şiirin kendisiyle ilgili sorular ise Mehmet Ali Erbil’e özenip şiirin donunu indirmeye çalışmak şiirin ve şâirin ipliğini pazara çıkarmak gayretinden başka bir işe benzetemediğimi söylemeliyim.
Adem Turan ile ilgili okuma notlarımda onun Dursunbey’de her yıl düzenlenen Su çıktı şiir akşamlarında sunuculuk yaparken düştüğü yanlışa dikkat çekmiştim.
Demek ki anlatamamışım.
Şiir ile paparazzi gazeteciliği nasıl bir araya gelir anlamak mümkün değil.
Ben hayâl kırıklığımı açıkçası saklayamadım.
Olan şiire oluyor.
Bir de Bursa gibi medeniyetimizin ilk kültür başkenti olma hâsiyetini kendine yakışır bir haysiyetle sürdürmeye çalışan Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Kültür A.Ş. Genel Müdürü Rıfat Bakan, yardımcısı Mehmet Erman ve diğer gayretkeş arkadaşlarının gayretlerine yazık oluyor.

pek bir neşeli bursa turkusudur. sözleri;

" bursanın ufak tefek taşları
keman olmuş o yarimin kaşları
bir omuzdan bir omuza saçları
al beni esmer güzeli
yarimle kol kola gezmeli
hamamın üçtür kurnası
içinde üç kız yunası
üç kızdan biri benim olası
meşeli dağları meşeli
hamamı mermer döşeli
kül oldum ben bu aşka düşeli " (painkiller, 05.03.2006 20:58)             albeni esmer güzeli kısmının kantinden albeni alınırken söylenen bursa türküsü.