Cevap :
iş mektubu örneği ;
Vericeğim örnek iş mektubu sınıfında tavsiye mektubudur.
Sayın Yetkili
Bu referans mektubu Lorem Ipsum’un isteği üzerine yazılmıştır. Bu mektuptaki bilgilerin gizliliği konusunda tedbirli davranmanızı ve şirketinizde işe alma yetkisine sahip olmayan herhangi bir kişiye bu bilgileri vermemenizi rica ederim.
Lorem Ipsum’la Mart 2002 – Eylül 2004 yılları arasında “Good**ather.com” şirketinde birlikte çalıştım. Satış müdürü olarak görev aldığım Good**ather.com’da aynı satış ekibinde “satış danışmanı” olarak çalışan Lorem Ipsum’un işe yaklaşım tarzını ve bakış açısını değerlendirme fırsatı buldum. Müşteri portföyümüzü genişletme oranı ve yıllık satış ortalamasına göre satış oranları değerlendirdiğimizde Lorem İpsum’un performansının hedeflenen rakamların çok üstünde olduğunu belirtebiliriz.
Etkin iletişim yeteneği ve olumlu insan ilişkileri sayesinde müşteri memnuniyetini sağlayarak hem müşteri portföyünü genişletme konusunda üstün başarı göstermiş hem de iş sırasında ve sonrasında sergilediği takipçilik sayesinde müşterilerin şirkete bağlılığını artırmıştır. Bunların yanı sıra ekip çalışmasına yatkınlığı ve organizasyon yeteneği sayesinde tüm ekibin bir bütün halinde çalışmasını sağlamıştır.
Lorem Ipsum’un satış departmanımızda gösterdiği performansı göz önünde bulundurduğumuzda kendisinin bu pozisyonun gerektirdiği tüm yetkinliklere sahip olması sebebiyle kariyer hayatında “satış”la ilgili herhangi bir pozisyonda başarılı olabileceğini düşünüyorum.
Bu konuda açıklığa kavuşturmamızı istediğiniz herhangi bir nokta olması durumunda aşağıdaki bilgilerimden benimle iletişime geçebilirsiniz.
Saygılarımla
Rasim Özcelik
Satış Müdürü
Yeniçeri Sok. No: 1115
90999 Bornova -İZMİR
Özel Mektup Örneği :
Kabil, 6 Nisan 1934
Oğlusu,
Bu hafta sana mektup yazmak sırası iken, kaptana geçen hafta yazamadığım bazı yüksek ve ağır ilim lakırdılarını yazmak için senin sıranı alıp ona yazacağımı geçen hafta arz ve beyan etmiş isem de, gece Iran elçiliğinde saat bire kadar kokup oturduktan sonra sabah oturup felsefi ve hikemi lakırdılar yumurtlayıp, kabil olduğu kadar hezeyan olmayan birkaç lakırdı yazmak epeyce çetin olacağına göre, sana hafta mektubunu yazmaya başladım.
Üç dört senedir burada Fransız elçiliği eden efendi bugünlerde memleketine gidiyor. Bir daha da gelmeyecek imiş. Bu münasebetle ingiliz elçisi onun adına bir akşam yemeği verdi. Arkasından Rus elçisi de bir akşam yemeği dayandı. Daha arkadan İran elçisi de bir akşam yemeği verdi. Bu yemeklere misyon şefleri ile, dans eden sefaret kâtiplerini çağırıyorlar. Hiçbir memlekette Kabil'de olduğu kadar frak giyilmez. Giyinip gidiyoruz. Vakası olmayan, hayatı uyku içinde geçen bu memlekette, birbirini haftada üç kere gören diplomatların aralarında ne konuşacakları olabilir! Hiç olmazsa biri ile teklifsiz olsan. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan enine boyuna, dört köşe bir teşrifat. Yemek odasına giderken kim önden geçecek? Bir mesele! Bir ziyafette, bir çayda, duayyen olan Rus elçisi kalkıp gitmedikçe kimse gidemez imiş! Bu âdeti ilk defa burada görüyorum.
Konuşmalar, lakırdılar o kadar ıkınarak, o kadar zoraki ki insanın lakırdıdan sonra oturup ağlayacağı geliyor. Dün gece yemekte ben susuyor imişim. Rus elçisinin karşımda oturan karısı: - Ne düşünüyorsunuz? diye sordu. - Madam, yarın yağmur yağarsa öbür gün de yağar mı diye düşünüyorum, dedim. Kadın bu "derin düşünceme, bu haklı düşünceme hayran kaldı!
Yemek hiç olmazsa iyi olursa bir nimettir. Ya olmazsa? Dün gece zerzevat unundan yapılmış bir çorba vardı. Sanki çorbanın içine biraz kum dökülmüş gibi, onun da suyuna karışmamış, dibine çökmüş, tadı, tuzu da hak getire. Arkasından kutu sardalyasından üç balık, yanında biraz da mayonez gibi bir şey. Mide bozma ilacı! Daha arkadan mayonezli tavuk, üstüne de zelatin dökülmüş. Tavuk eyi pişmiş. Pişmiş olsa da bir şey değil ya! Arkasından yumurta akının köpüğünden yapılmış bir tatlı, arkasından da yemiş. Şurasını arz edeyim ki buralarda kayısı ve üzüm gibi bazı yaz meyvelerinden ağız tadı ile yenilecek yemiş bulacağını zannedenler aldanırlar.
Yemekten sonra kahveler içilir, o da tamam olunca gramofonu açar dansa başlarlar. Kime sorsan danstan hoşlanmadığını söyler gibidir ama doğru değildir. Belli bir şey ki kadın erkek birbirine fazlaca sokulup sürtünmekten kadını erkeği bir zevk bulurlar. Bu gizli zevk ne dereceye kadar hoş bir şeydir bilmem. Ama hoşlanır ve sürtünürler.
Bu toplantıların bütün lütfü bu cinsi iştahın gıcıklanmasından ibaret kalır. Dans etmeyenler ne yapar? Faide Hanım İran doktoru, Rus kâtibi ile tavla oynar. Ben zavallı öteki beriki kadınlara sokulur sümsüklerim. Kadınlar arasında: - Niçin dans etmiyorsunuz? deye soranlar olur. - ihtiyarladım madam! deye cevap veririm. Artık ne anlarsan anla! Kadın bana dese ki: - İyi güzel ama sümsükleniyor-sunuz! Ne cevap veririm. Derim ki: - O da eski alışkanlık madam, kusura bakmayınız, sizi rahatsız edecek değilim, derim.
Hepinizin gözlerinden öperim. Oğlusu mektup yaz. Fatma ağaçları yetiştirsin, sonrası kolay, öyle söyle.
M. Şevket