Cevap :
Gerek ekonomi felsefesinde, gerekse siyaset felsefesinde devlet, toplum ve birey arasındaki tüm ilişkilerde bireyin hak ve özgürlüklerini öne çıkaran; her bireyin vicdan, inanç ve düşünce özgürlüğünün tanınması gerektiğini savunan ekonomik ve siyasal öğretiye liberalizm denir.
Liberalizm veya özgürlükçülük, bütün bireylerin özgürce yaşaması gerektiğine yönelik inancı belirten değişim temelli bir ideoloji, politika geleneği ve düşünce akımıdır. Toplumları oluşturan bireylerdir, bireylerin mutsuzluğu toplumun mutsuzluğudur. Tarihsel süreç içinde özgürlüğün önünde duran en önemli engel devlet olagelmiştir. Halkın cebindeki paranın haksızca, ülkeyi yönetenlerin kişisel çıkarları uğruna, zor kullanılarak alınması zaman içinde devletin sahip olduğu gücün sınırlandırılması ihtiyacını doğurmuştur. Sürekli arttırılan vergiler, gücü elinde tutan belirli toplulukların diğerleri üzerinde kurduğu mutlak tiranlığın oluşumu ve bunların önlenmesi ancak uzlaşmayla kurulan devlete ait yetkilerin sınırlandırılmasıyla gerçekleşebilir. Tüm yetki halka aittir, onu oluşturan bireylere aittir. Bireylerin özgürlüğü, güvenliği ve mutluluğu önceliktir. Ayrım gözetilmeden devletin bayrağı altında yaşayan tüm bireylerin ihtiyaçları diğerlerini haksızlığa uğratmayacak biçimde karşılanabilmelidir. Özgürlük, yaşama ve mutluluğa erişme hakları vazgeçilemez haklardır. Hiçbir iktidar bireylerin haklarını elinden alamaz, çıkarları uğruna onları köleleştiremez. Özetle liberalizm tüm bu görüşleri bünyesinde barındıran, savunan bir ideolojidir.