Atatürkün hak ve hürriyetlere ilişkin bir sözü



Cevap :

Bence bir millette şerefin, haysiyetin,namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milleti hürriyet ve istiklâline sahip olmasıyla kaimdir.



Hey-et-i içtimaimizde, devletimizde hürriyet bipayandır. Ancak onun hududu, onu bipayan yapan esasın mahfuziyetiyle kaim ve mahduttur.


Hudud-u milliyemiz dahilinde mücdahele-i ecnebiyyeden azade olarak her medeni millet gibi hür yaşamaktan başka bir gayesi olmayan Türk milletinin hakk-ı meşruu nihayet alem-i insaniyet ve medeniyet tarafından teslim olunacaktır.


Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve izmihlâl vardır. Her terakkinin ve kurtuluşun anası hürriyettir.


Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir. Ben milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mevrusatından olan aşk-ı istiklâl ile meftur bir adamım.


Kemal-i azim ve ısrar ile idame ve müdafaa edilen istiklal, hak ve hürriyet davalarının muvaffakiyetini külliyen menedecek hiçbir kuvvet mutasever değildir.


Kendi hükümetimizin idaresi altında bedbath ve fakir yaşamak ecnebi esareti pahasına nail olduğumuz huzur ve saadete bin kere müraccahtır.
Kendini eski kanunlara bağlayıp mazi ile ittisalini muhafaza etmek isteyen , bir kimse, asri bir devlet dahi te’sis edemez.


Medeni eser vücuda getirmek kabiliyetinden mahrum olan kavimler hürriyet ve istiklallerinden tecrid olunmaya mahkumdurlar.


Millet önünde, onun istihkak-ı istiklâli önünde, onun liyakatı terakki ve teceddüdü önünde her kuvvet,ancak milletin irade ve emeline uymak suretiyle yaşayabilir. Milletin irade ve emeline uymayanların talii hüsrandır, izmihlâldir.


Milletimiz hayatını ve hukuk ve vezaif-i insaniyesini müdrik ve vatanına tamamen sahip ve hürriyet ve istiklâline aşk ve sadakatle merbuttur.


Milletimiz katı ve taksim-i uzvuna ve zillet-i esarete razı olmaktansa bütün kuvay-ı maddiyye ve manevisiyle mevcudiyet ve hukuk-u meşruasını müdafaada azimkâkane devam ve sebat edecektir.


Millî istiklâl bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfii icap ettirdiği taktirde beşeriyeti teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet muktezasından olan dostluk ve siyaset münasebatını büyük bir hasassiyetle takdir ederim.


Nihayetsiz bir hürriye kabil-i tasavvur değildir, hakların en büyüğü olan hakk-ı hayat bile mutlak değildir; intahara karar veren bir zatın netice-i cümrü, hududu yalnız şahsına maksur olduğu halde zabıta ona men’ ile mükelleftir.

Ruh-u halâsın etrafında toplanan bütün milletin umdesi vatanın tamamisi, milletin istiklâli, makam-ı saltanat ve hilafetin masûniyetidir.
Türkiye devleti ve Türkiye’de yaşayan halk bilâkaydüşart müstakilidir ve bilâkaydüşart istilâlini muhafaza etmek için mücadele eder.