Bayramlarda, yılbaşında hatta kandillerde bile insanlar birbirlerine tebrik kartı gönderirdi. Günümüzde artık tebrik kartı yok denecek kadar az hatta yok bile. Yaşı 20 ve 20’nin altında olan gençlerin çoğu tebrik kartının ne olduğunu bile bilmiyorlar. Çünkü onlar cep telefonundan mesaj atmayı biliyorlar. Peki, telefon mesajı, tebrik kartının yerini tutar mı?
Tutmaz, tutmuyor diyenleri duyar gibiyim. Tebrik kartının ayrı bir yeri vardır. Telefon mesajı ile tebrik kartını karşılaştırırsak ortaya ne çıkar sizce. İşte cevabı.
Tebrik Kartı
Bayramdan veya yılbaşından en az 10 gün önce tebrik kartı satan yere gidilir ve özenle kartlar seçilirdi. Herkese aynı kart alınmaz, kişilerin beğenileri öne çıkardı. “Bu arkadaşım Ayşe’ye üzerinde papatya var o sever”, “Bunu da dayıma alayım İzmir’i özlemiştir” gibi.
Yılbaşında üzeri simli, noel babalı, geyikli, bayramlarda ise bayrama özgü şekerli veya koyunlu kartlar vardı. Her gün görüştüğünüz arkadaşlarınıza bile alırdınız. Çünkü o da size alıp, gönderirdi. Herkes birbirinin adresini de bilirdi.
Arkadaşlarınıza ve akrabalarınıza aldığınız tüm kartlarla ve tabi ki zarflarla birlikte evinize gelirdiniz. Sonra en güzel yazan kaleminizle başlardınız yazmaya. “Canım arkadaşım Ayşe. Senin ve ailenin bayramını / yılbaşını kutlar…” yazıp “Seni çok çok öpüyorum” diye bitirdiniz. Hatta samimiyete göre sonuna, “muck” diye eklediğiniz bile olurdu.
Özenle yazdığınız her bir kartı zarflarına yerleştirir, postaneye götürüp, postalardınız. Tabi ki postalama işini bayramdan / yılbaşından 1 hafta önce yapmalısınız ki, istediğiniz adrese zamanında ulaşsın.
Her gün posta kutusuna bakılır, gelen tebrik kartları sevinçle karşılanırdı. Kimi özel ve arkadaşlarınızdan gelen kartlar ise bir kutuda veya kitap arasında saklanırdı. (Benim arkadaşlarımdan gelen kartlar hala duruyor). Bu işlemler özenle ve heyecan ile yapılırdı.
...Devamı: http://www.makalemarketi.com/toplum-ve-haberler/yasam/2904-tebrik-karti-mi-sms-mi.html#ixzz2KtmBG3tS
