dilimizde kemik var mıdır



Cevap :

Çenemiz, kafatasımıza bağlı 2 hareketli eklemden biridir. Diğeri omurganın kafa kubbesine bağlandığı boyun eklemidir. Çene eklemi, tüm vücut eklemlerimiz arasında gün içerisinde en çok kullanılanlardandır ve yemek sırasındaki çiğneme işlevindeki görevleri dışında, konuşmasırasında kullanılan akciğerlerden başlayarak boğaz-gırtlak kasları ve dil ile dişleri içeren komplike sistemin ses üretmesi sürecinde aktif rol oynar.

Çene ekleminin tüm bu işlevleri hayat boyu hakkı ile yerine getirebilmesi için hem çok sağlam yapıda, hem de çok hareketli olması icap eder. Yapısal özellikleri bu sağlamlık ve hareketlilik gerekliliği kriterleri doğrultusunda dizayn edilmiş çeneye tüm ihtiyaç duyulan donanımı sağlar. Çene eklemi (yani temporomandibular eklem), aynı diz eklemindeki menisküs gibi içerisinde bir kıkırdak disk (sol alt şekilde mavi renkli iç yapı) bulundurur. Bu diskin ve ayrıntısına burada inemediğimiz anatomik yapısının özellikleri sayesinde çene hem yukarı aşağı (
çiğneme) hem de sağa sola (öğütme) hareketlerini yapabilir. Tüm bu hareketlere motor kuvveti sağlayan kaslar ise 4 çifttir (sağlı-sollu 4'er adet) ve yine soldaki üst şekilde çene ve kafatasına yapışma yerleri görülebilir.

Çene'nin içinde rol aldığı çiğneme ve konuşma işlevlerinde aktif rol oynayan diğer bir organımız 
"dil" olarak isimlendirilir. Dilimiz, vücuttaki en kuvvetli kas gruplarından bir kısmını ihtiva eder. İç ve dış kaslar olarak gruplandırılan toplam 8 çift kastan 4 çift iç kas dilin içinde başlar ve yine dilin içinde sonlanır, diğer 4 çift kas ise "dil kemiği" olarak tanımlanan os hyoideum'dan başlar ve dilde sonlanır. (Alttaki 2 resimde bu dış dil kasları ve ek olarak ağız tabanı kasları görülebilir.) Ayrıca dil, üzerinde kendisini saran özel mukoza dokusunda ihtiva ettiği "tat tomurcukları" aracılığı ile temel olarak yorucu olan yemek yeme işlevini bizler için "tatlı" bir zevk haline getirir. 

Yapısal özellikleri hakkında bilgi verdiğimiz çene, çene eklemi, dil ve muhteviyatlarındaki kasların diş hekimliğindeki önemine gelir isek;

bir diş hekiminin yaptığı müdahalelerde göz önünde bulundurması gereken, bozuksa sağlığına kavuşturmaya çalıştığı, sağlam ise bozmadan dişler üzerinde gerekli müdayaleyi yapmayı hedeflediği ağız içi yapıların dengesi görüldüğü üzere pekçok detay barındırmaktadır. Bir dişte gelişen herhangibir hastalığa müdahale eder iken, yapılacak müdahalenin çiğneme ve konuşma fonksiyonları üzerine olası etkileri detaylıca düşünülmeli ve tıbbi tedavi prosedürü buna göre yapılandırılmalıdır. Ağız içerisine uygulanacak bir dolgunun, estetik görünümde olması zaten herkes tarafından beklenen bir özelliktir, ancak diş hekimi bu estetikliği sağlar iken, bu dolgunun ağız içerisinde var olan doğal yapıların fonksiyonları ile olan uyumu konusunu da en az estetik kadar ön planda tutar. Söz konusu dolgunun yükseliğinde, milimetrenin ufak parçalarınca oluşacak bir fazlalık, çene ekleminin tam kapanma hareketi sırasında bir engel teşkil ederek, çiğneme işlevi sırasında uygulaması beklenen yüksek basınçlara ulaşmasına elverişsiz bir pozisyon yaratabileceği gibi, var olan dişler arasındaki uyumun bozulmasından dolayı çiğneme yüzeylerinin efektivitesini kaybetmesi nedeni ile verimsiz ve hatta ağrı veren çiğneme ile karşılabilecek yapısal değişiklikler olabilir. Olay ağız içerisine bir protez diş konstrüksiyonuna geldiğinde ise, dolgu boyutundan çok daha öte temel yapısal değiliklikler söz konusu olduğundan, var olan ya da olması gereken ama daha önceden bozulmuş olup bu yüzden de yapılan diş hekimi müdahalesi ile işlevselliğine kavuşması beklenen dengeler çok daha karmaşık bir hal almaktadır.

Tüm bu yüzeysel olarak değenilen detayların verilme amacı, diş hekimliği bilim ve sanatının neden bir "bilim" ve neden bir "sanat" olduğunun mantık temeline oturtulmasıdır. Yıllar boyu yoğun eğitim süreçleri ertesinde kazanılan bu nosyon, tecrübe ve tekniğin oturtulmasının kişisel yetenek ve yatkınlıkla desteklenmesini gerektirirken, yapılan işin "sevilmesi"ni temel şart olarak mecbur kılmaktadır. Bu gerçek, diş hekimliği ve diğer tüm tıp bölümleri için gerekli temel şarttır.