639 yılının bir güz gecesinde Türk prensi Kürşat ve otuz dokuz arkadaşı, Türk devletini diriltmek, esaretten kurtarmak için gizli gizli bir plan yaptılar.
Küşat ve otuz dokuz arkadaşı gece sarayın dışında pusu kurdular ve Çin hükümdarının saraydan çıkmasını beklediler. Amaçları her gece dolaşmaya çıkan Çin hükümdarını esir etmekti. Ancak o gün çok şiddetli bir yağmur yağdığı için Çin hükümdarı saraydan çıkmadı. Kürşat, planının deşifre olup da Çinliler tarafından öldürülebilecekleri ihtimalini düşündüğü için geri çekilmeyi düşünmedi.
Kürşat, planını değiştirdi. Kırk arkadaş hep birlikte Çin sarayına hücum etti. Çin askerleriyle kahramanca çarpışan Kürşat ve otuz dokuz arkadaşı Çinlilerin çok kalabalık olduğunu görünce istemeye istemeye geri çekilmek zorunda kaldı. Çin askerleri, Kürşat ve arkadaşlarının peşine düştü. Kürşat ve arkadaşları kaçarken geçecekleri köprü fırtına ve yağmurdan dolayı yıkıldı. 39 arkadaşı Vey ırmağının kenarında kahramanca savaşarak can verdi.
Arkadaşları bir bir şehit olurken Kürşat da kanının son damlasına kadar savaştı. Ancak sonunda boynuna yediği bir okla o da öldü. Şaşırtıcı olan ise Kürşat’ın attan düşmemesiydi. “Kürşat ölmüş, fakat attan düşmemişti. Ölmüş, fakat yenilmemişti…”