Cevap :
Cevap:
Sözcü Gazetesi ama 94 yıl sonraki bu
Açıklama:
Misak ı Milli 28 Ocak 1920 de nerede kabul edilmiştir?
İstanbul'da toplanan son Meclis-i Mebûsan tarafından 28 Ocak 1920'de oy birliği ile kabul edilmiş ve 17 Şubat'ta kamuoyuna açıklanmıştır. Bildiri, I. Dünya Savaşı'nı sona erdirecek olan barış antlaşmasında Türkiye'nin kabul ettiği asgari barış şartlarını içerir.
Yıllardır kayıp olduğu sanılan Türkiye'nin kuruluş belgesi Misak-ı Milli'nin orijinal hali ilk kez Murat Bardakçı tarafından
Misak ı Milli 28 Ocak 1920 de nerede kabul edilmiştir?
İstanbul'da toplanan son Meclis-i Mebûsan tarafından 28 Ocak 1920'de oy birliği ile kabul edilmiş ve 17 Şubat'ta kamuoyuna açıklanmıştır. Bildiri, I. Dünya Savaşı'nı sona erdirecek olan barış antlaşmasında Türkiye'nin kabul ettiği asgari barış şartlarını içerir.
İstiklal Savaşı'nın ruhu, modern Türkiye'nin kuruluş ve varoluş belgesi olarak bilinen Misak-ı Milli'nin orijinal el yazması metni senelerden bu yana aranıyordu ama bir türlü bulunamamıştı.
Misak-ı Milli'nin Ankara'da ATASE Arşivi'nde saklanan orijinal nüshası geçen hafta Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Daire Başkanlığı tarafından, tarih yazılarıyla tanınan gazeteci – yazar Murat Bardakçı’ya hediye edildi. Kuruluş belgesinin dokuz sayfalık görüntüleri, metnin Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda kabulünün ve ilânının üzerinden 94 sene geçtikten sonra bugün ilk defa Habertürk’te yayınlandı.
Murat Bardakçı, 94 yıllık tarihi belgeyi köşesine şu satırlarla taşıdı:
Türkiye'de neredeyse bütün tarihi tartışmalarda ve ilkokullardan başlayarak üniversitelerdeki inkılâp tarihi derslerine kadar eğitimin hemen her seviyesinde hep bir belgeden bahsedilir; çağdaş Türkiye'nin kuruluş senedi olduğu, İstiklâl Savaşı'nın bu belgenin verdiği ruh ile kazanıldığı ve devletin vâroluş beyannâmesi olma kimliği taşıdığı söylenir. “Misak-ı Milli”den söz ediyorum…
6 MADDELİK BİLDİRİ
Misak-ı Milli, Osmanlı İmparatorluğu'nun son Meclis- i Mebusanı'nın 28 Ocak 1920'de kabul ettiği altı maddelik bir bildiri idi. Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik olarak çıkmamızın ardından, 1918'in 30 Ekim'inde imzaladığımız Mondoros Mütarekesi ile vatan toprakları henüz resmen olmasa da fiilen işgale uğramış ve İstanbul'da toplanan Meclis, ülkenin toprak bütünlüğü ile gelecekte uygulanacak dış politikanın esaslarını belirleyerek altı maddelik bir belge haline getirmişti.
121 MİLLETVEKİLİNİN İMZASI VAR
“Misak-ı Millİ” adı verilen bu belgenin altında, toplantıya katılan ve kararı oybirliği ile kabul eden 121 milletvekilinin imzaları vardı.
“Çağdaş Türkiye'nin kuruluş belgesi”, “varoluş senedi” ve “Türkiye'nin Magna Carta'sı” diye nitelenen Misak-ı Millî'nin metni sonraki senelerde defalarca yayınlandı ama dokuz sayfalık belgenin orijinalinin görüntüleri şimdiye kadar hiçbir yerde çıkmadı.
“KAYIP” İDDİASI
Görüntüleri yayınlamak isteyen tarihçiler ile bazı politikacılar sivil ve askeri arşivlerde senelerce çalışmalarına rağmen orijinal belgeye ulaşamadılar ve 2011'de “Misak-ı Milli'nin aslının kayıp olduğu” iddiası ortaya atıldı.
Orijinal metni bulma çabaları bu kadarla da kalmadı ve “Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini oluşturan” böyle bir belgenin özenli bir şekilde muhafazası gerektiği halde kaybedildiği ve büyük ihtimalle 12 Eylül döneminde SEKA'ya gönderildiği iddiası ile suç duyurusunda bile bulunuldu.
Çağdaş Türkiye'nin kuruluş ve varoluş belgesi olan Misak-ı Millî'nin bu görüntülerini kısa adı ATASE olan askerî arşivden, yani Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüd Daire Başkanlığı'ndan temin ettim. Belgenin renkli fotoğraflarını Genelkurmay Personel Başkanı Korgeneral Metin İyidil ve ATASE Daire Başkanı Tuğgeneral Necdet Tuna, ATASE'ye geçen hafta yaptığım ziyaret sırasında tarafıma hediye ettiler.
İŞTE 94 YIL SONRA İLK DEFA YAYINLANAN GÜNÜMÜZ DİLİ İLE MİSAK-I MİLLİ
Birinci Madde: Osmanlı Devleti'nin özellikle Arap çoğunluğun yaşadığı ve 30 Ekim 1918 tarihli mütarekenin kabulünde düşman orduları işgali altında kalan kısımlarının geleceğinin, halkının serbestçe beyân edecekleri oylara uygun olarak tayin edilmesi gerekir.
Sözü edilen mütareke hattının içinde ve dışında din, ırk ve ülkü birliği bakımlarından birbirlerine bağlı olan, karşılıklı saygı ve fedakârlık duyguları besleyen, ırk ve toplum ilişkileri ile çevrelerinin şartlarına saygı gösteren Osmanlı-İslam çoğunluğunun yerleşmiş bulunduğu kesimlerin tamamı, ister bir eylem ve ister bir hükümle olsun birbirlerinden ayrılamayacak bir bütündür.
ilkesidir.
Bu sebeple siyasî, adlî, malî ve benzeri alanlarda gelişmemizi önleyici sınırlamalara (kapitülasyonlara) karşıyız. Belirlenecek borçlarımızın ödeme şartları da bu ilkelerle çelişmeyecektir. 28 Ocak 1336 (1920)
Umarım yardım ede bilmişimdir...
EN İYİ SEÇER MİSİN??