6.sınıf hikaye acil pls​

Cevap :

Karınca çok çalışkanmış; yazın sımsıcak günlerine aldırış etmeden kışa hazırlık yapıyor, hiç durmadan çalışıyormuş. Bulduğu tüm yiyecekleri kilerine götürüyor, kış için erzak topluyormuş. Ağutosböceği ise bir ağacın gölgesinde uzanmış, elinde sazı şarkı söyleyip, eğleniyormuş. Ne kışın soğuk günlerini düşünüyor, ne yaz bitince ne yapacağı ile ilgili tasalanıyormuş. Karıncayı çalışırken görünce de ‘Karınca kardeş, bu kadar çok çalışma, gel sen de benimle birlikte şarkı söyleyip, eğlen. Biraz hayatın tadını çıkar demiş.’ Karınca ağustosböceğinin söylediklerine kulak asmadan, çalışmaya devam etmiş.

Aylar geçmiş, yazın sıcak günleri sonbaharın serin günlerine, sonbaharın serin günleri ise kışın soğuk günlerine dönmüş. Nihayet kış gelip çatınca, heryer karla kaplanmış. Ağustosböceği karların içinde yiyecek hiçbirşey bulamıyor, aç bilaç ordan oraya gezinip duruyormuş. Aklına karınca gelmiş ‘Karınca kardeş bütün yaz çalıştı, onu bulursam mutlaka yemek de bulmuş olurum’ diye düşünmüş. Kalan son gücünü de toplayarak karıncanın evine gitmiş ve karıncadan yiyecek yemek istemiş. Karınca ise ‘Eğer sen de şarkı söyleyip, eğlenmek yerine, benim gibi çalışıp, yemek toplasaydın, şu anda dışarda aç kalmış olmazdın. Çok açsan, yine şarkı söyleyip, eğlen, belki açlığını unutursun’ diyerek ağustosböceğine çok iyi bir ders vermiş.

Cevap:EN İYİ SEÇER MİSİN LÜTFEN

Açıklama:

Ev Faresi ile Tarla Faresi

Tarla faresi ile ev faresi arkadaşlar olmuşlar. Tarla ücreti bir gün ev ücretini çağırmış. Güzel bir yemek paketi ile tarla yemeğinin davetini kabul eden ev yemeği gelmiş, ama bir de ne görsün; sofrada biraz ve biraz buğdaydan başka bir ot yok, yüzünü buruştur.

Tarla yemeklerinin acıyan ev yemek arkadaşı dönerek; “Canım arkadaşı, bu sizin hayatınız denmez. Buna olsa olsa olsa okul denir. Bense, bolluk içinde olacağım. Gel sen de bizim, bizim evdekileri paylaşıp ikimiz de gül gibi geçiniriz.” demiş.

Tarla ücreti artık hazır hale gelecekler. Ev ücreti arkadaşını çok iyi ağırlamış, ona buğday, incir, peynir ve bal çıkarmış. Tarla ücreti ömründe hiç bu kadar bir arada görmenin şaşkınlığı ile; “Ben giyim tarzına kadar tarlalarda mı?” düşünerek dövünmüş. İki çocuk içinde tam oturacakları yanında bir adam varmış, çalınacakmış. İki ücret yolundan gelebileceklerinden korkup geçenler ilkellikten geçebilecekler.

Sonradan cesur seçilmişler. Tam incirden tadacaklar ki; bu sefer de başka birisin bir şey gelmiş gelmiş. Çaresisizce yine bir deliğe kaçıp saklanmışlar. Açlığını unutan tarla ücreti arkadaşına dönerek; “Arkadaşım sen bolluk içinde yiyip içiyorsun diye seviniyorsun ama bir türlü tehlikeler peşini bırakmıyor. Ben en olmayacak durumdayımla arpamıyiyeyim. Evet, belki az ama ruhu ile yerim” demiş.

Tarla ücreti daha sonra tarlasına dönmüş. Bir daha da halinden hiç sevmemiş.

Ne demişler; 'Azıcık aşım, küçük başım!!'