Cevap :
K A L K A N:
Ağlama Geleneği
Eski Kazak geleneklerinde ölünün ardından aşının verilmesine kadar matem
tutulurdu. Kazaklarda ölen kişinin karısı cenaze evden çıkarılırken ağlar ve
elini yüzünü yolardı. Yıl boyunca karalar bağlar, başına ise onurlu bir ölüme
izafeten ak bürkey (beyaz börk) takardı. Ölü çıkan
hane halkı, üzüntü ve acılarının tezahürü olarak “cüzi caralı, üyi garalı” (yüzü
yaralı, evi karalı) şeklinde tasvir edilirdi.
Ölünün ardından ağlama, feryat etme, parçalanma bütün Türk kavimlerinde
ortak bir ögedir. Orhon yazıtlarında Kültegin ve Bilge Kağan’a yapılan matem
törenlerinden, Göktürklerin yas tutarken saçlarını, kulaklarını kestikleri,
feryat ederek ağladıkları anlaşılmaktadır . İbn Fadlan,
İdil Bulgarları’nda ölünün arkasından kadınların değil erkeklerin ağladığını
nakleder. Bulgarlarda, “bir adam öldüğü gün, erkekler gelip ölenin kubbeli
çadırının kapısında dururlar. En çirkin, en vahşi bir şekilde bağırarak
ağlamaya başlarlar”. Yine eski Oğuzların yas adetleri, Dede Korkut hikayelerinde
tafsilatlı anlatılmıştır. “Beyrek’in babası kaba sarığını kaldırıp yere vurdu.
Çekti yakasını yırttı. Oğul oğul diyerek ağladı, inledi. Ak perçemli anası
ağladı, gözünün yaşını döktü. Acı tırnaklarıyla, ak yüzünü parçaladı, al yanağını
çekti yırttı. Simsiyah saçını yoldu. Kızı, gelini kas kas gülmez oldu” .
Ağlama ve ağıt yakma, Moğollarda da vardı. Moğollara seyahat
eden Rubruk , Moğollardan biri öldüğünde, ona hıçkırıklarla ağlayarak
ağıt yaktıklarını zikreder. Radlof , Kazaklarda ölüyü gören
kadın ve akrabalarının ulumaya benzer bir sesle ağlamaya başladıklarını,
kadınların iğnelerle yüzlerini parçaladıklarını, saçlarını yolduklarını nakleder.
Kazak ve Kırgızlarda ölünün ardından matem tutmanın en belirgin özelliği,
Kazaklar arasında joktav/coktav adlandırılan ağıt yakma geleneğidir.
Evet. Eskiden matem olarak bilinen tören,şimdilerde bildiğimiz cenaze törenidir. Ve cenaze evinde,matem yapılarak ağıt yapılır.