Cevap :
Yüce dinimiz İslam, en değerli varlık olarak yaratılmış olan insanın, dünyada huzur ve güven içerisinde yaşayabilmesi için şu beş hususun korunmasına büyük önem vermiştir. Can, mal, akıl, din ve nesil’dir. Bunlar her insanın insan olması nedeniyle sahip olduğu haklardır. İslam dininin emir ve yasaklarının temel amacı bu değerlerin korunması ve insanın güven, huzur ve mutluluk içerisinde yaşamasıdır
İslâm, nefsin ve neslin korunmasını aile ile onu da evlilik kurumuyla temin etmektedir. Nasıl ki toplumun temeli aile ise, ailenin temelide evliliktir. Evlilik olmadan, evlilik sözleşmesi yapılmadan aile kurulmaz. Aile müessesine doğru atılan ilk adım evliliktir. Ailenin temeli evliliğe dayanır. Evlilik de nikâha dayanır.
İslâm dininde; insan neslinin devamını ve meşru bir şekilde çoğalmasını sağlamak için nikâhla evlenme emredilmiş; fıtrata ve ahlâka aykırı, nesle, nefse ve sosyal hayata zararlı olan zinâ ve fuhuş haram kılınmıştır. Zinânın yasaklanması; neslin korunmasını amaçlar Dinimizde gayr-i meşru ve nikâhsız beraberlikler çirkin görülüp yasaklanmış, evlilik teşvik edilmiştir. Evlilik dışı ilşki kesin olarak yasaktır. İslâm zinâyı ağır bir suç saydığı ve şiddetle cezalandırdığı için ona giden yollarda tıkanmıştır. İslâm’ın yasak ettiği haramlardan olan zinâ, büyük günahlardan biridir. Rabbimiz Allah zinâya yaklaşılmamasını emrediyor: “Zinâya yaklaşmayın, çünkü o bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsrâ, 17/32)
Zinânın fert, aile ve toplum için zararları çoktur. Zinâdan dolayı yıkılan yuvalar, zinâ yaptığı ailesi tarafından anlaşılan kızın intihar etmesi veya evden kaçması ve kötü yola düşmesi söz konusu olmaktadır. Bundan dolayı kavgalar, cinâyetler ve huzursuzluklar olmaktadır. Ayrıca zinânın âhiretteki cezası da büyüktür. Ve cezası kat kat olacaktır. (Bkz. Furkan, 25/68-69) Genel evler (zinâ evleri) insanları zinâya teşvik etmekte ve zinânın artmasına sebep olmaktadır. Rabbimiz “Zinâya yaklaşmayın” diyerek zinâya götüren sebep olan her şey dinimizce yasaklanmıştır. Şehvetleri tahrik eden müstehcen yayınlar, filimler, Tv, internet ve her türlü cinsel tahriki arttıracak hususlar, kadınların dışarıda açık, dar elbiseler giymeleri ve süslenmeleri câiz değildir. İslam dini hem zinayı, hem de ona sebep olacak yolları yasak etmiştir.
Bazı gazete ve dergilerde müstehcen kadın resimleri sunarak tirajını arttırmakta ve para kazanmakta. Sinema sektörü de müstehcen filmler oynatmakta ve Tv. Kanallarında, internet sitelerinde bu müstehcenlik yayınlanmakta. Gazino, pavyon ve fuhuş sektörü de mâlum. Bu gibi kötü işler, ahlâk’ı tahrip eden unsurlar devam ettikçe bu toplumda ahlâk gittikçe bozulur, insanlar bu gayr-i ahlâkî şeylere alışır, kendilerini dünya sevdâsına kaptırır, bu câzibe karşısında kendilerini koruması güç olur ve nesil bozulur, o nesilden de hayır gelmez.
Ayrıca, normal cinsî tabiata aykırı düşen yollardan cinsî tatmin sağlanması da İslâm’ın hiç tasvip etmediği bir davranış biçimidir. Gençler iffetlerini korumaları için, cinsel uyarı içeren Tv programı, sinema filmi, internet gezintileri, gazete, dergi, resim ve benzeri şeylerden uzak durmalıdır. Çünkü cinsellikle imtihan, imtihanların en çetinidir. Bu açıdan dikkat etmeli, cinsel duyguyu tahrik eden ortamlardan kaçınılmalıdır. Günümüz gençliğinin bozulmasında en büyük etkenler şunlardır; Eğlence merkezleri, müstehcen yayın, internet kafeler, zararlı Tv kanalları, arkadaş çevresi, şans oyunları, plajlar ve para karaşılığında serbestçe çeşitli yerlkerde yapılan fuhuş, sosyal etkinlik adı altında gençlerin kötü alışkanlılar edindiği yerler ve ailesi tarafından yetiştirilme tarzı…
Son yıllarda film ve dizilerde evlilik dışı ilişkiler, nikâhsız birliktelikler normalmiş gibi gösterilerek, bu tür gayr-i ahlâkî ilişkiler toplumda özendirilmektedir. Genç yaşta bekâr insanların çokluğu, düzen ve çevrenin haramları süsleyip kolaylaştırması ile birleşince, çeşitli ahlâksızlıkların yayılmasına, maddî ve mânevî nice hastalıkların, sorunların artmasına yol açıyor.
Evlilik yaşının ilerlemesinin flört tarzı ilişkilerin önünü açmakta ve fuhuşa neden olabiliyor. Flört, Dinimizin ahlâk anlayışına uymaz. Flört, nikâhsız beraber olmanın, gezip tozmanın, eğlenmenin çağdaş ismidir. Geç evlilik ahlâkî yozlaşmaya kapı aralıyor. Bu sebeple evliliği geçiktirmek marifet değildir. Marifet evliliği gerçekleştirmektir. Dinimiz vakti gelince evlenmeyi teşvik, bekâr kalmamayı tavsiye etmiştir. Çeşitli sebeplerle evlenmeyenlere yardım etmek gerekir. Çünkü evlenemeyen veya evlenmeyi geciktiren erkek ve kadının namuslu, erdemli, güvenilir bir hayat sürmeleri fıtraten çok zordur.
İnsan hayatında çok etkili bir güce sahip olan cinsel arzu kontrol altına alınmadığı, başıboş bırakıldığı takdirde doymak bilmeyen bir açgözlülüğe ve fıtrata aykırı sapkınlıklara yol açabilmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s) gençleri zinâ ve fuhuştan korumak ve kurtarmak için onlara şu tavsiyede bulunmaktadır:“Gençler, sizden gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek, gözü harama karşı korur, namusunu, iffetini muhafaza eder. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun, çünkü oruç şehveti kırar.” (Buharî, Nikah, 2)
İslâm dininde teşhircilik haramdır. Çünkü teşhircilik İslam dininin haram kıldığı çıplaklığın özel bir şeklidir. İslâm bunun için işe hâin bakışların önüne geçerek başlıyor. Sonra hem kadını, hem erkeği, hem nesli, hem de fazileti korumak için erkeğe ve kadına tesettürü emrediyor. İslam dini dünya ve ahiret saadeti için kurallar koymuştur.Tesettür de bu kurallardan birdir.
Tesettür; vücut hatlarının belli olmaması ve câzibeyi gidermek içindir. Zaten tesettür câzibeli, çekici olmamaktır. Güzelliğini dışarı yansıtmak değil, gizlemektir, örtünme budur, tesettür budur, fakat günümüzde bazı kadınlar ve genç kızlar, başlarını örtüyor ancak, vücut hatları belli olmakta. Bazıları da makyaj yapıyor, parfüm kullanıyor bu sayede de câzibeli olmayı artırıyorlar. Bu şekilde sadece baş örtmekle tesettür olmaz. Tesettür, sadece başı kapatmaktan ibaret değildir. Örtünmek, Allah rızâsı içinse o zaman câzibeli giyinmek, süslenmek için değil; güzelliği, cazibeyi dışarıya yansıtmayacak şekilde giyinmelidir.