bir as bulmaya çalışıyordu. "Kuduza karşı savaşırken kendimi büyük bir düşmana, masallarda adı Binlerce yıldır insanların canını yakan kuduz hastaligin geçen bir dev canavara karşı mücadele ediyormuş gibi hissediyorum." diyordu. İlk aşi örnekleri hayvanlar üzerinde denendi. Fakat henüz bir insan üzerinde denemek için yeterli zaman geçmiş değildi. 1885 yılının Temmuz ayında, Joseph Maister (Jozef Meystır) adındaki dokuz on yaşla- rinda bir çocuğa kuduz bir köpek saldırmış ve zavallı yavrucağı tam on dört yerinden isırmış- tı. Küçük Joseph'in annesi ağlıyor, babası çaresizlikten kıvranıyordu. O sıralarda herkes Pastör'ün kuduz aşısı üzerinde çalışıyor olduğunu bir şekilde işit- mişti . Çocuğu kucakladıkları gibi Pastör'ün laboratuvarına koştular. Pastör, aşının insanlar üzerinde denenmesi için henüz çok erken olduğunu söyledi. Fakat Joseph'in anne babası israr- lıydı: - Ne olur efendim, size yalvarıyoruz! Siz, Allah'ın bu karanlık günümüzde önümüze çıkardığı bir ışıksınız! Eğer aşı bir işe yaramazsa durumumuz değişmeyecek ki! Ama ya işe yararsa! Bu bir ümit! Küçük de olsa bir ümit değil mi? Pastör, iki doktor çağırdı ve onlardan çocuğun durumu hakkında şu kesin bilgiyi aldı: - Pastör, çocuğun kurtulma umudu yok. Aşıyı denemelisin. Eğer aşı işe yararsa kudu za çare bulmuş olacaksın. Pastör, doktorların bu sözlerinden sonra aşıyı denemeye karar verdi. Bu hayatındaki önemli anlardan biriydi. Ve aşı ilk kez bir insan üzerinde denendi. Küçük Joseph Maister iyileşti. Adı bilim tarihi kitaplarına, kendisine ilk kez kuduz a yapılan insan olarak geçti. Çocukluğunda verdiği sözü yerine getirmeye çalışan o küçük ço ğun adı ise aynı kitaba “Kuduz aşısını bulan büyük bilim adamı Louis (Luis) Pastör" ola