Cevap :
az en iyi cevap seçersen
ROMANIMIN KAHRAMANI..”
28 Mart
İstanbul baharı yaşıyor.Nefesinde ıtır kokusu var şehrimin.Sur dipleri erguvanlarla bezendi.Ilık rüzgarlar esiyor caddelerinde.
İkindi sonlarında sahile iniyorum.Not defterimi de alıyorum yanıma.Gözlerimi, hayallerimi, duygularımı, düşüncelerimi not ediyorum unutmayayım diye.
Hep aynı yere oturmayı adet edindim.Denize nazır bir bankım var iğde ağacının altında.
Fakat son günlerde bir başkası oturuyor mutat yerimde.Bana klasik Amerikan filmlerindeki karakter oyuncularınnı hatırlatan bir ihtiyar bu.
5 Nisan
Sahil yine ıssız.Hafta arası günlerde hep böyle oluyor.Kimse gelip denizi seyretmiyor,dalgaların şarkısını dinlemiyor artık.Masmavi göklerde süzülen martılara hayretle bakmıyor,çiçeklerle donanmış bir erguvanla sohbet etmiyorlar.Denizenazır oturanların ‘sıra dışı’ insanlar oldukların düşünüyorum.
Dalgaların sesinden başka ses yok.Gemiler gelip gidiyor büyüklü küçüklü, kim bilir hangi diyarlara..Uzakta adalar görünüyor birer benek gibi.Başımın üstünde ıhlamur dalları sallanıyor.Gökyüzü denizle yarışırcasına mavi,bulutsuz,derin.İkindi güneşinde martıların uzamayan gölgeleri denize vuruyor.
İŞTE!Meçhul ihtiyar yine geldi.Uzaktan bakıştık.O benden daha cesurmuş, başıyla selamladı beni.Hemen karşılık verdim.Arada bir göz göze gelerek saatlerce oturduk.
Gün sona eriyor..Bakırköy tarafları önce sarıya sonra kızıla boyandı.Gitme vaktidir artık.
İhtiyarın yanından geçerken ”Merhaba!” dedim tüm cesaretimi toplayrak.”Merhaba” dedi sıcacık bir sesle.
Kendi kendime söz verdim:Bir sonraki karşılaşmamızda mutlaka tanışacağım bu esrarengiz adamla.
20 Nisan
Sonunda tanıştık..Bankımızda yanyana oturuyoruz..Almanmış.HAMBURGLUYMUŞ.İsmi ‘Mervin’ imiş.İstanbul hasreti alıp getirmiş kedisini.’Sekiz yıl yaşadım burada’diyor.’Ne zamandı?’ diyorum.’Çok zaman oldu,neredeyse yarı asır’ diyor.Bir özel şirktin temsilcisiymiş eskiden.İki arkadaşı varmış o zamanlardan kalma.Ziyaret etmek istemiş ama kısmet olmamış.Çoktan ölmüşler çünkü.Üzlüyor bir kez daha göremedim diye.
‘Kaldığım otel buraya yakın’ diyor.Küçük Ayasofya mahallesindeymiş bu otel.Manzarası güzelmiş..Kendisini çok yalnız hissediyormuş.’Otelini evime yakın’ diyorum,seviniyor.Seksen yıllık bir ömrü geride bırakmış.Tatlı bir sesi var.Okşayan, yumuşacık, güven veren bakışar..Beş dil bilior.Bir hayli malumat sahibi..Güzelde konuşuyor.
Sahil boyu yürüyoruz.’Zindesiniz maşallah’ diyorum.Görünüşe aldanma hastayım’ diyor.Kalbi hastaymmış.İki kriz atlatmış.Üçüncüsü her an gelebilirmiş..Başka sorular geliyor aklıma ama..Hele beklesinler.