Cevap :
Cevap:
Merhaboo
1.hikaye
Çok Mutsuz Kral
Zamanın birinde oldukça zengin olan bir kral yaşarmış. Fakat bu kral çok mutsuzmuş. Çok uğraşsa da ne var ki asla mutlu olamıyormuş.
Ülkede bulunan bilge bir kişiyi huzura çağırmış ve nasıl mutlu olabileceğini sormuş. Bilge şöyle cevap vermiş:
-Saygıdeğer kralım eğer mutsuzluktan tamamen kurtulmayı istiyorsanız mutlu bir adam bulmanız gerek. O adamın gömleğini giydiğiniz zaman mutlu olursunuz.
Bunu duyan kral hemen adamlarına emir vermiş ve ülkede mutlu bir adam bulmalarını istemiş. Adamları aramış taramış fakat mutlu bir adam bulamamış. Hepsinin kendince dertleri ve mutsuzlukları varmış. Adamlar mutlu bir adam bulamadan saraya dönerlerken oldukça eski bir kulübeden şöyle dua edildiğini işitmişler:
-Allah'ım şükürler olsun bugünde karnım doydu, sağlığımda pek yerinde, şimdiye kadar hep rızkımı verdin bu dünya da benden mutlusu yok.
Bunu duyan kralın adamları mutlu birini buldukları için oldukça sevinmişler. Hemen adamın gömleğini almalıyız ve krala götürmeliyiz diye düşünmüşler. Ancak kulübeye girdikleri zaman adamın üzerinde bir gömlek bile olmadığının farkına varmışlar.
Hayat devam ederken insanlar her zaman mutluluğu ararlar. Sahip olduklarıyla yetinmeyip her zaman daha fazlasını isteyen kişiler ise asla mutlu olamaz. Mutluluğu kendi içinde arayan kişiler her zaman mutlu olur.
2.hikaye
Özgür kurt
Karnını doyurmak için yiyecek bir şeyler bulmaya çıkan kurt, gecenin karanlığında sessiz sessiz yürüyordu. Çok aç olduğu belliydi. Ayın bedenine vuran ışıklarından nerdeyse kemikleri sayılıyordu. Patikaya doğru ilerlerken; iyi beslendiği her halinden belli olan heybetli ve tüyleri oldukça bakımlı bir köpekle karşılaştı. Onun bu haline imrenen kurt;
Ne şanslısın! Sana bakacak ve karnını doyuracak insanlar, gece güvenle uyuduğun bir yuvan var. Bu halinden ne kadar da memnun görünüyorsun.
Köpek, kurda doğru merhametli bir bakış atarak kurdun bu çelimsiz haline üzüldü. Yaşadığım yerde yiyecek bulmakta zorluk çekmiyorum, düzenli bir hayatım var dedi. Eğer sen de benim gibi düzenli bir hayat istersen benimle gelebilirsin. İstediğin kadar doyarsın ve kulübemi paylaşırız.
Bu teklifi büyük bir sevinçle karşılayan kurt, köpekle birlikte yola düştü. Geceleri evin korunmasında köpeğe yardım edecek böylece düzenli kalacak bir yeri ve bol miktarda yiyeceği olacaktı.
Birlikte köpeğin evine doğru yürürlerken kurt, köpeğin parlak tüylerinin arasında bir yara izi gördü ve sordu: Boynundaki yara izi nedir? Canın acıyor mu, bu nasıl oldu?Köpek, umursamaz bir tavırla cevap verdi: Önemli bir şey değil. Zincirin tasması yapmış olabilir, acımıyor, dedi.
Kurt, büyük bir hayretle sordu, nasıl yani sen özgür bir hayat sürmüyor musun?
Köpek, aslında sadece gündüzleri zincire bağlanıyorum. Sahibim benim saldırgan bir köpek olduğumu ve etrafa zarar vereceğimi düşünerek beni bağlıyor. Geceleri ise tasmamı takmıyor, istediğim yere gitmekte özgür oluyorum. Hem bu durum benim için daha iyi. Çünkü akşama kadar dinleniyor uyuyor ve güçleniyorum. Ardından da karnımı bir güzel doyurup gece görevimi daha iyi bir şekilde yerine getirebiliyorum.
Evdeki herkes beni çok seviyor. Evin küçük oğlu benimle oynamaya bayılıyor. Evin hizmetçileri beni besliyor. Bazen de sahibimin tabağından yiyorum. Bu sırada arkasına bile bakmadan karanlıkta kaybolan kurdun arkasından seslendi:
Nereye gidiyorsun?
Kurt, köpeğe dönerek senin adına sevindim benim tutsak arkadaşım. Tüm yiyecekler, mutlu yuvan ve seni sevdiğini söyleyen o sahipler senin olsun. Ben özgürlüğümü tüm bu şeylerin hiçbirisine değişmem. Ve ne için olursa olsun o zinciri boynuma takmayı kabul etmem, diyerek yoluna gitti
3.hikaye
Yaban arıları ile bal arıları dostluğu
Yaşanan kış mevsiminin ardından gelen bahar beraberinde rengarenk çiçekleri de getirmiş. Çiçeklerin açması en çok bal yapan arıları mutlu etmiş. Vakit kaybetmeden çiçekten çiçeğe konarak yapacakları bal için çiçek özü toplamaya başlamışlar. Topladıkları özlerden yaptıkları balları çeşitli şekiller vererek kovanlara yerleştirmişler. Her şey güzel giderken birden ortaya yaban arıları çıkmış. Bu arılar bal arılarının yaptığı balların kendilerine ait olduğunu iddia etmişler. Bunun üzerine arılar arasında kavga başlamış.Yabani arıların hak iddia etmeleri bal arılarını kızdırmış ve kavgayla bir çözüme ulaşamayacaklarını anlamışlar. Bunun üzerine balların sahibinin kim olduğunun anlaşılması için mahkemeye başvurmuşlar. Balları üzerinde hak iddiasında bulunan yaban arılarından şikayetçi olmuşlar. Mahkemenin hakimi ise deneyim sahibi olan eşek arısıymış. Eşek arısı balın sahibinin kim olduğunun anlaşılması için çevredeki diğer hayvanların tanık olarak dinlenmesine karar vermiş. Bunun üzerine ilk tanık olarak çekirge konuşmuş.
Yabani arıların hak iddia etmeleri bal arılarını kızdırmış ve kavgayla bir çözüme ulaşamayacaklarını anlamışlar. Bunun üzerine balların sahibinin kim olduğunun anlaşılması için mahkemeye başvurmuşlar. Balları üzerinde hak iddiasında bulunan yaban arılarından şikayetçi olmuşlar. Mahkemenin hakimi ise deneyim sahibi olan eşek arısıymış. Eşek arısı balın sahibinin kim olduğunun anlaşılması için çevredeki diğer hayvanların tanık olarak dinlenmesine karar vermiş. Bunun üzerine ilk tanık olarak çekirge konuşmuş.Çekirge mahkemede konuşmasında kovanların yanında gördüğü arıların renklerinin sarı olduğunu ve uzun kanatlarının bulunduğunu anlatmış. Bunun üzerine eşek arısı her iki arı türünün de tarife uygun olduğunu düşünerek başka şahitlerin dinlenmesine karar vermiş. Böylece diğer hayvanlarda dinlenmeye başlamış ancak günler geçerken sonuç alınamamış.
Günlerin geçmesi yüzünden ballarını kaybeden bal arılarından en akıllısı yargıcın karşısına geçmiş ve söz hakkı istemiş. Kendisine hak verilince de ayıların ballarını yediğini ve günlerce emek verdikleri ürünlerinin harap olduğunu anlatmış. Sonrada balların sahibinin kim olduğunun anlaşılması için bir fikrinin olduğunu söylemiş. Yargıç fikrini dinlemeyi kabul edince de her iki türdeki arıların yargıcın karşısında bal yapmasını önermiş. Yargıç akıllı arının fikrini beğenmiş ve iki arı türünden de kendisinin karşısında bal yapmalarını istemiş.
Günlerin geçmesi yüzünden ballarını kaybeden bal arılarından en akıllısı yargıcın karşısına geçmiş ve söz hakkı istemiş. Kendisine hak verilince de ayıların ballarını yediğini ve günlerce emek verdikleri ürünlerinin harap olduğunu anlatmış. Sonrada balların sahibinin kim olduğunun anlaşılması için bir fikrinin olduğunu söylemiş. Yargıç fikrini dinlemeyi kabul edince de her iki türdeki arıların yargıcın karşısında bal yapmasını önermiş. Yargıç akıllı arının fikrini beğenmiş ve iki arı türünden de kendisinin karşısında bal yapmalarını istemiş.Hakimin kararından sonra yaban arılarının sözcüsü konuşmak istemiş. Söz verilince kendilerine hiç bal yapmasının öğretilmediğini ve bu sebeple başkalarının ballarına sahip çıktıklarını anlatmış. Artık pişman olduklarını söyleyerek bal arılarının onları affedip bal yapımını öğretmelerini istemiş. Bal arıları bu isteği kabul etmişler ve onları affederek bal yapmayı öğretmeye başlamışlar. Zaman içerisinde yaban arıları da bal yapımını öğrenerek birlik içinde dost olarak yaşamaya başlamışlar.