Cevap :
Sunuş
İnsan yaratılmışların en şereflisi.
Canlı, cansız her varlık ona hizmet için var.
Doğumla başlayan bu dünya hayatı ölümle sona ererken yeni bir dünyaya da adım atılıyor.
Yaşadığımız bu dünya, bu yeni dünyanın, öte dünyanın tarlası. Bu tarlaya diktiğimiz çiçekler,
hem bu dünyamızı hem de öte dünyamızı renklendirecek, aydınlatacak.
Hayatımız, yaşadığımız bu dünyaya bakışımızla bir anlam kazanır. Hayat, armağan, bir fırsat,
bir sınav bizim için. Yaratıcımızın bu armağanını bizden sonrakilere daha güzel bir biçimde sunmak da
görev ve sorumluluğumuz.
Hayata nasıl bakıyoruz?
Bakış açımızı, duygularımız, düşüncelerimiz, inançlarımız, alışkanlıklarımız belirliyor. Hayatı
bir sınav olarak gören de, ölümü bir yok oluş biçiminde değerlendiren de bir insan. Bu iki insanın
hayata bakışı elbette farklı. Biri inanç perspektifiyle hayata bakıyor ve sınavı kazanmak adına gününe,
iyiyi, güzeli, doğruyu egemen kılmak için çabalıyor. Diğeri ise inançsızlığın karanlığıyla ölüm ötesini
göremiyor.
Hayata bakışımızı belirleyen değerler içinde atasözlerimiz de önemli bir yer tutar.
Yüzyıllar ötesinden tecrübelerle beslenen değerler, yargılar, öneriler, dilden dile aktarılarak
atasözleri biçiminde günümüze kadar uzanabilmiştir.
Atalarımızın inanç değerleriyle, hayat tecrübeleriyle şekillenen halk kültürünün sözlü, özlü
ifadeleridir atasözlerimiz.
Hayatta karşılaştığımız her durumda onlar hemen yanı başımızda belirir. Bize sabrı,
alçakgönüllülüğü, yardımlaşmayı, engin gönüllü olmayı, çalışmayı, kanaat etmeyi, kısaca insanî her
davranışı bize hatırlatır. Her olumsuzluğa dikkatimizi çeker, bizi uyarır. İyiliği emreder, kötülükten uzak
durmamızı, onu engellememizi söyler. Atasözlerimiz, bu anlamda helallerin onaylandığı, haramlarım
yasaklandığı, atalarımızdan miras kalan söz birikimlerimizdir.
Hangi atasözlerimizin milletimize ait olmadığını da kolayca anlamak mümkündür. Hangi
atasözü inanç değerlerimizle çelişiyor, o atasözü bizim değildir.
Atasözlerimizden beslenmek, onlarla ifade edilen değerleri davranış hâline getirerek, onları
hayatımıza taşımak, hayatımızın anlamlandırmak adına önemli adımlardır.
Sözün Özü Atasözü, atasözlerimizin penceresinden hayata dair kırk yazıyı içeriyor.
Sözün Özü Atasözü’ndeki, açık, sade bir dille, söyleşi niteliğinde kaleme alınan yazıların,
hayata olumlu ve insanî bakma adına okuyucuya katkıda bulunacağına inanıyoruz.
Not: Yazılar, yazı başlıklarındaki ilk kelimeye göre alfabetik olarak kitapta yer almıştır. 3
İÇİNDEKİLER
Acele mi, Ecele mi?
Ağaca Dayanma Kurur
Ağlarsa Anam Ağlar
Ağzından Çıkanı Kulağı Duymamak
Altın Bilezik
Ayağa Değmedik Taş
Ayağını Yorganına Göre Uzat
Âyinesi İştir Kişinin,
Bakarsan Bağ Bakmazsan Dağ Olur
Bâki Kalan Hoş Sada
Bana Arkadaşını Söyle
Beşer Şaşar
Bir Bardak Suda
Bir Elin Nesi Var?
Bir Kulağından Girip…
Bir Nefes Sıhhat Gibi
Danışan Dağ Aşmış
Doğru Ol!
Edebini Takınmak
Elbette Olur Ev Yıkanın Hanesi Viran
Ele Verir Talkını
Elinle Ettiğin Hayrı Dilinle Zâyi Etme
Erken Kalkmak Yol Almak
Gelen Göçer/ Bir Değirmendir Dünya
Gençliğin Kıymeti Bilinse
Güzel Düşün Güzel Gör
Hareket Berekettir
Hatasız Kul
Her İşte Bir Hayır Vardır
İlim: Kendini Bilmek
İnsanı Yaşatan Umut
İyilik Yap Denize At
Kem Âlât ile Kemâlat
Ne Ekersen
Önce Selâm
Sabreden Derviş
Sevelim Sevilelim
Ya Hayır Söyle Ya Sus!
Yaratandan Ötürü
Zamana Uymak
4
“Acele bir ağaçtır, meyvesi pişmanlık”
Atasözü
Kendimize güvenelim, kendimizi yetiştirelim, öğrenelim, eğiteli