İstanbul efsaneleri (20satır)

Cevap :

Bir varmış, bir yokmuş... Allah'ın kulu çokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken; eşek mühürdar, katır silahtar iken; ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken; yaranı safa, kızıştı kafa, ak sakal, kara sakal, berber elinden yeni çıkmış bir taze sakal... Kasap olsam sallayamam satırı, nalbant olsam nallayamam katırı, hamama girsem sorar mıyım natırı, nadan olan bilmez ahbap hatırı.

Dereden geldim, tepeden geldim, sandığa girdim bir de ne göreyim, köşede bir hanım otruyor. Şöyle ettim, böyle ettim, hanım yerinden kalktı, yüzüme baktı, çıktık birlikte yola, ne sağa saptık ne sola... Az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik, altı ay bir güz gittik, bir de arkamıza baktık ki bir arpa boyu yer gitmişiz... Ne dönülür geri, ne gidilir ileri, sana bir masal söyleyeyim bari gel beri...

Bir varmış, bir yokmuş. Diyarların en güzeli, efsanelerin sultanı bir şehr-i İstanbul varmış... İstanbul'n sırlar dolu mekanları, her gün gelip geçtiğimiz yerlerin bilinmeyen öyküleri, bizleri masalsı bir yolculuğa çıkarıyor.

Körler ülkesinin karşısına kurulan kent,
Ayasofya efsaneleri,
Kız kulesi, aşk kulesi,
Süleymaniye Camii'nin harcı,
Rumelihisarı efsaneleri,
Tahta kılıcın sihri,
Gizemli el,
Sümbül Efendi efsanesi,
Eli kesilen mimar ve daha neler neler...

 

 


Süleymaniye Camii Harcı Efsanesi
Birkaç yıl önce Süleymaniye Camii'sinin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı anlaşılmış. Eğer çözüm bulunamazsa koca cami kısa bir zaman içinde yıkılacakmış. Caminin tüm taşıyıcı yükü kemerlerindeymiş. Bu kemerlerin ortalarında bulunan kilit taşları zamanla aşınmış. Ama elde yazılı bir proje olmadığı için nasıl değiştirileceği bilinmiyormuş.
Hemen Türkiye'nin en yetkin mühendis ve mimarlarından oluşan bir heyet oluşturulmuş. Ortaya bir sürü fikir atılmış. Her kafadan bir ses çıkmış ama sonuç alınamamış. Tartışmalar sürerken caminin içinde büyük bir karmaşa sürüyormuş. Ülkenin çeşitli bilim kuruluşlarından bir sürü mimar mühendis kemerleri inceliyormuş. Bu adamlardan biri ortalarda dolanırken kazara gizli bir bölme bulmuş. Bölmede üzerinde eski yazı olan bir not varmış. Uzmanlara inceletilen kağıdın orijinal olduğu belgelenmiş.
Bu kağıt parçası bizzat Mimar Sinan'ın imzasını taşıyan bir mektupmuş. Mektupta yazılanlar tercüme ettirilince ortaya şöyle bir metin çıkmış. "Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştirileceğini bilmiyorsunuz." Koca Sinan kademe kademe kilit taşının nasıl değiştirileceğini anlatıyormuş. Heyet Sinan'ın söylediklerini aynen yapmış. Süleymaniye camisi böylelikle kurtarılmış. Bu mektup şu an Topkapı Sarayı'nda saklanıyormuş.