Tıkıştığımız arabada Veliaht Reşat Efendi’nin en büyük oğlu varmış. Reşat Efendi’ye, onun şehzade ve belki adamlarına rastlamak, onlarla selamlaşmak! Onlarla yan yana gelmenin ne demek olduğu konusunda uzun uzun bilgi veren ve o gün beni aşırı bir kuruntuyla konuştuğu sanısına düşüren Saffeti Ziya ancak benimle eve girdikten ve bir kahve içtikten sonra yatışabildi. Ben zaten İstanbul’u kuşatmış tehlike ağı içinde, Reşat Efendi tehlikesinin ne önemli bir düğüm olduğuna ilişkin pek çok şey dinlemiştim. Saffeti Ziya’nın kattığı bilgilerle bu tehlikenin önemini büsbütün anlamış oldum. Reşat Efendi’nin arabası geçerken, geçtiği yolda ona rastladınız da bir yan sokağa sapmadıysanız ya da bir dükkâna girdiniz de orada bu adamın hizmetlilerinden birini buldunuz, hele onun hekimlerinden, onun mağazalarından biriyle ilişkiye girdiniz mi artık haftalarca bunun sonuçlarını bekleyerek yaşamanız, uykunuzda sıçramanız gerekirdi.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Anı türüne örnektir.
B) Dönemin siyasi ve sosyal şartlarını yansıtmaktadır.