Eskilerden bir gün ormanın derinliklerinde, daha önce bir kaç kez görüldüğü idda edilen, seslerle bile yeterince varlığını belli eden bir demirci yaşarmış. Bu demirci öyle bir öfkeye sahipmiş ki her demire vurduğunda büyük bir patlama oluyor gibi bir yankı oluşuyormuş. Bu ormana yaklaşmak tehlikeli ve yasakmis. Küçük bir çocuk orman yakınlarında dolaşırken birinin ona baktığını görmüş, korkmuş ve kaçmak istemiş ama ne yazık ki artık ormana doğru fazla ilerlediğini fark edememiş bu da onun için kötü bir son getirmiş. Koşmuş ve koşmuş ama sanki her yer ayni geliyormuş. Birden karşısına uzun, gözleri alev gibi bakan bir adam çıkmış ve onu yakalayıp ortadan kaybolmuş. O gün çocuktan haber alamayan ailesi en son orman yakınlarında olduğu bilerek oraya gitmişler ve yanlarina bir kaç kişi de almislar. Çocuğunun oyuncağını orman girişinde bulan aile diğer herksle beraber ormana girip demirciyi aramışlar, onun sonunu getirmek istemişler. Her yerden değişik sesler ve çalı sesleri geliyormuş. Etraflarında biri sanki ışık hızıyla haraket edip çevrelerini sarıyormuş ama ne yazık ki ne çocuklarını nede demirciyi bulabilmişler. Büyük bir aciyla geri dönerlerken etraflarını bir ateş kaplamış. O ormana girmisler fakat bir daha çıkamamışlar. Demirciye bir son olacakken hepsinin sonu gelmiş. Böylelikle demircinin ismi daha çok duyulmuş, bu olay farklı boyutlarda anlatılmaya devam etmiş. Demirci yaşıyor ve hala ormanın derinliklerinde bir yerde yeni kurbanlarını beklyerek demir dövmeye devam ediyormuş.
