Mert, Ezgi ve Tuna üç yakın arkadaştılar. Gökyüzünü ve gökyüzünde neler olduğunu çok merak ediyorlardı. Evlerinin yakınında bir rasathane vardı. Rasathane sorumlusu Salih Bey, Ezgi'nin amcasıydı. Salih Bey onların rasatha- neye girmelerine izin verirdi. Bu yüzden bu üç arka- daş boş zamanlarını hep rasathanede geçirirlerdi. Teleskopla gökyüzünü incelerken Salih Bey de onla- ra gökyüzü hakkında bildiklerini anlatırdı. Hava kararmaya başlayınca sırayla teleskobun başı- na geçtiler. Önce Ezgi sonra Mert ardından da Tuna... Tuna, teleskobun başındayken Ezgi ile Mert gökyü- zü haritasını inceliyorlardı. Birden ikisi de aynı anda "Burada bir yıldız var!" dediler. Mert, "Olmamalıydı, bili- yordum. Ama ben büyük bir yıldız gördüm." Ezgi, "Hayır!" dedi. "Küçük bir yıldızdı ben de gördüm." Mert, "Hayır! O gördüğüm en büyük yıldızdı." dedi. Ezgi, "Orada bir yıldızın olmaması gerekiyor." diye söylendi. Ezgi. "Gördüğümüz şey, yıldız değilse neydi o zaman?" dedi. Tam bu sırada, Tuna arkadaşlarına heyecanlı bir ses tonuyla seslendi. "Arkadaşlar, koşun, çabuk buraya gelin, gördüğüm şeye inanamayacaksınız."