Cevap :
Yaşasın Ç Harfi Kardeşliği özeti
Ali beşinci sınıfa giden, annesi Ayla Hanım ve babası Rıza Bey’le yaşayan bir çocuktur. Ayla Hanım çok fazla konuşmayan, sabırlı bir kadındır. Rıza Bey ise konuşmayı seven, evdeki eşyaları da üzerlerine yazılı kağıtlar yapıştırarak konuşturan bir adamdır. Ama Rıza Bey son zamanlarda çok durgunlaşır. Çünkü evdeyken kulakları çınlar ve çeşitli doktorlara gitmesine rağmen bu sorundan kurtulamaz.
Bir gün Ali dönem ödevi için ailesiyle söyleşi yapmaya başlar. Annesiyle yaptığı söyleşi sayesinde babasının kulak çınlaması sandığı sesin kaynağı ortaya çıkar. Böylece Rıza Bey eski haline döner ve çok sevinçli olduğu için eski dizüstü bilgisayarını oğluna hediye eder. Ali, dizüstü bilgisayara sahip olunca ödevini onunla yapmaya başlar. Ama bu bilgisayar Ali’nin sosyal medyada çokça vakit geçirmesine de sebep olur.
Ali o günlerde ödevi için nüfus kağıdını da bulmaya çalışır. Ama bir türlü bulamayınca babasıyla birlikte yeni bir nüfus kağıdı çıkarttırmaya giderler. Nüfus müdürlüğüne gittikleri zaman nüfus müdürü Ali’yi tanır. Bu duruma çok şaşıran Rıza Bey gittikçe daha da şaşırır. Çünkü Ali sosyal paylaşım sitelerinde ailesiyle ilgili neredeyse her şeyi paylaştığı için, nüfus müdürü pek çok şeyden haberdardır.
Rıza Bey yeterince sinir olmuşken ortaya başka bir sorun çıkar. Ali’nin aslında “Hoşgörü” olan soyadı nüfus müdürlüğünde “Hoşgörüç” olarak kayıtlıdır. Rıza Bey bu durumun hemen düzeltilmesini isteyerek dilekçe yazmaya girişir. Ama Ali bu farklılıktan memnun olarak babasının dilekçe yazmasını engeller.
Soyadındaki farklılıktan çok mutlu olan Ali bu farklılığı hemen sosyal medya hesaplarına da taşır. Böylece sosyal medyada çok büyük ilgi toplayarak adı ve soyadıyla hitap edilen biri olur. Ama sınıfındaki Sevinç tarafından da fark edilmek isteyen Ali, bunun için sosyal medyada Sevinç’in de katılacağını umduğu bir grup kurar. Grubun adı “Yaşasın Ç Harfi Kardeşliği!”dir.
Tüm bunlar olurken Ali bir yandan da ödevi için söyleşi yapmaya devam eder. Böylece hem ödevi hem de soyadına eklenen “ç” harfi konusunda amcasının onay ve desteğini almak için amcasını ziyaret eder. Ali’nin amcası Sedat Bey bir giydiğini bir daha giymeyen, sürekli ev değiştiren, hatta kapı ziline yazılan ismini bile değiştirip duran garip bir adamdır. Zaten Sedat Bey’in mesleği de en az kendisi kadar gariptir. Ali’nin bile mesleğini tam olarak anlayamadığı amcası bir “ömür törpüleme mühendisi”dir. Ali ödevi için amcasıyla görüştüğü gün amcasının ömür törpüleme mühendisi olarak ne yaptığını da öğrenir. Sedat Bey ürünlerin daha kısa ömürlü olması için çalışan bir mühendistir. Hatta eşyaların ne kadar ömrü kaldığını gösteren bir gözlüğü bile vardır. Böylece Ali onu ziyarete geldiğinde Ali’ye bilgisayarının sadece birkaç günlük ömrü kaldığını söyler. Ali buna pek inanmasa da eve dönünce her ihtimale karşı ödevini babasının belleğine yedekler.
Pazar günü Ali ve ailesi, dedesinin çamaşır makinesinin yetmişinci yaş gününü kutlamak için dedesi Musa Bey’in evine giderler. Ali dedesiyle de söyleşi yapmak için bilgisayarını da yanına alır. Dedesinin anlattığı şeyleri heyecanla bilgisayarına kaydederken, bilgisayar birden kapanır. Ali ne yaparsa yapsın bilgisayar açılmayınca dedesi bilgisayarı tamir ettirmek için Ali’den alır. Ali, bilgisayarı bozulunca babasının belleğinden ödevine ulaşabileceğini düşünür. Ama belleğin bozulmuş olduğunu ve tamir edilemeyeceğini öğrenince çok üzülür. Bunun üzerine dedesinin bilgisayarı tamir ettirdiğini umarak bilgisayarını almaya gider. Ama dedesinin bilgisayarını kaybettiğini öğrenerek daha da üzülür. Tüm bu aksiliklerin ardından, Ali’nin nasıl gerçekleştiğine anlam veremediği iyi şeyler de olur ve işler kısmen yoluna girer. Şaşkınlık içinde olayların gidişatına ayak uydurmaya çalışan Ali bir sabah eskici bir çocukla tanışır. Bu çocuk sayesinde her şeyi öğrenir. O günden sonra, hem Sevinç’le hem de diğer arkadaşlarıyla sanal dünyada başlayıp gerçek dünyada gelişen güzel bir dostlukları olur.
Masal Masal İçinde özeti
Halkı tarafından fazlası ile sevilen bir padişah vardır. Bu padişah övülmeyi o kadar çok seviyordur ki eski dostu olan vezir, onun yaptığı bu hatayı fark ettirmek için başka bir kentte yaşayan kör adamın hikâyesini ona anlatmaya başlamıştır. Hikâyeye inanmayan padişah, vezir ile birlikte kör adamın yanına giderler. Hikâyesini doğrudan kör adamdan dinlemek isterler. Ancak kör adam oradan 2 gün kadar uzak bir yerde yaşayan kuyumcunun, pazarın ortasında her pazar kurulduğu gün gelip bir altın yumurtayı satmak yerine toz haline getirdiğini ve üstüne altığını söyler. Eğer onlar kuyumcunu hikâyesini öğrenerek ona anlatırlarsa kör adam da kendi hikâyesini onlara anlatacağını söyler. İkili kuyumcunun yanına vardıkları zaman onun hikâyesini dinlemek isterler. Ancak kuyumcu da 3 gün uzaklıkta bulunan demircinin hikâyesini merak ettiğini ve o hikâyeyi öğrenerek ona anlattıkları zaman onlara kendi hikâyesini anlatacağını söyler. İkili bunu da kabul ederler ve oradan ayrılarak demircinin yanına doğru yola koyulurlar. Demirciye hikâyesini sorarlar, ancak demirci onlara hikâyesini anlatmak yerinde oradan 4 gün uzaklıkta bulunan bir müezzin olduğunu ve onun hikâyesini öğrenerek geri geldiklerinde onlara kendi hikâyesini anlatacağını söyler. İkili yine yola koyulurlar. Müezzinin yanına geldiklerinde ona da diğerlerine sordukları soruyu sorarlar. Müezzin onlara bulunduğu yerden 5 gün uzaklıkta bir şapkacının olduğunu söyler. Eğer onun hikâyesini öğrenirlerse onlara kendi hikâyesini anlatacağını söyler. İkili bu sefer şapkacıya gelirler ve şapkacı da onlara geri dönüp tüm hikâyeleri şapkacıya anlatacaklarına söz verirlerse hikâyeyi anlatacağını söylerler. İkili hikâyeleri öğrendikçe geri dönerek anlatmaya devam ederler. En sonunda kör adamın hikâyesini öğrendikten sonra şapkacıya geri dönmeleri gerekir. Ancak şapkacı sadece vezirin gelmesini ister. Tüm ülkeye bir ferman ilan etmesini ve sırrını anlatan herkesi saraya çağırmasını söyler. Hepsi tek tek saraya gelir. Padişah yanındaki dalkavukların tamamını kovdurarak onları yanına alır. Onlardan öğreneceği her şeyi sürekli olarak yanında tutmak ister. Bu 5 kişi aç gözlü, paylaşmayan, har vurup harman savuran, sabırsız ve kıskançlığın temsilcileridir ve padişaha bunları hatırlatırlar.