Cevap :
Cevap:
nsanlar her zaman ne olursa ve ne yaparsa onun karşılığını alırlar. Tıpkı Charlie Bucket gibi.
Charlie Bucket, iki dedesi, iki ninesi, anne ve babasıyla sadece iki odası olan bir kulübede yaşıyordu. Çok yoksullardı. Nitekim hiçbir zaman yemek esnasında ikinci tabağı yiyemeyen bir geniş aileden bahsediyoruz.
Charlie daha çocuktu ve çocuk olmasına rağmen yılda sadece bir kez, doğum günlerinde çikolata yiyebiliyordu. Çünkü imkânları buna olanak sağlayabiliyordu ancak. Charlie ise yılda sadece bir kez yiyebildiği çikolatayı ısırıp ısırıp yiyerek onu bir ayda bitiriyordu. O bu kadar uslu ve terbiyeli bir çocukken her şeyden mahrum bırakılması üzücü bir durum.
Her gece dedeleri ve ninelerinin yanında gidip onlardan hikâye dinleyen Charlie bir gece de yaşadığı kasabada bulunan Çikolata Fabrikası’nın sahibi Bay Willy Wonka’nın hikâyesini dinlemek ister. Kasabasında bulunan o Çikolata Fabrikası’na dünya tarafından oldukça büyük bir ilgi vardı. Zira Bay Willy Wonka dünyanın en muhteşem ve enfes çikolatalarını üretiyordu. Ürettiği çikolatalarının yanında, çikolatalar hakkında olağanüstü mucizeleri de vardı. Örneğin soğuk havadan yenen sıcak çikolatalı dondurma gibi.
Charlie o Fabrika ve Bay Willy Wonka’ya çok büyük bir ilgi duyuyordu. Dedelerinden de Bay Willy Wonka hakkında çok şey öğrenmişti. Mesela neden on yıldan beri Fabrika’nın çalışmasına rağmen içeri giren veya çıkanının olmamasının nedenleri gibi.
Bay Willy Wonka meşhur çikolatalarıyla tanınıyordu. Herkes onun çikolatalarına o kadar hayrandı ki bir gün Prens Prandichorry, Bay Willy Wonka’dan her şey çikolatadan yapılma saray istemiş. Öyle ki yapılan sarayda musluklardan bile çikolata akıyormuş. Gerçi güneş ışınları karşısında pek şansı olmayan Çikolata sarayının bir gece ansızın eriyerek, çikolata gölüne dönüştüğü herkesçe tarafından bilinir.
Bay Willy Wonka’nın çok büyük rakipleri vardır. Bu rakipler Bay Willy Wonka’nın fabrikasına casus gönderip, çikolatanın sırlarını keşfetmeye bile göndermişlerdir ki başaralı da olmuşturlar. Bunun üzerine sırlarının açığa çıkmasından kaynaklanan büyük bir zararlar, Bay Willy Wonka nankör ve kendilerine bile saygıları olmayan insanlarla çalışmak istemediğinden Çikolata Fabrikası’nı kapatır.
Uzun bir süre fabrikanın dev kapıları zincirli bir halde kalmıştır. Ardından bir gün kasabadakiler bakar ki fabrikanın bacası tütüyor. Ama hala kapılar kapalı ve içeri kimsenin girip çıktığını da gören olmamıştır. Kasaba biraz şüphelense de Bay Willy Wonka ünlü çikolatalarının imalatına yeniden başlamış ve yeni sırlarının yayılmaması için hiçbir insanla konuşup iletişimde bulunmamıştır.
Aradan geçen uzun zamanlardan sonra Bay Willy Wonka gazete de bir ilan verir. Ürettiği çikolatalarının sadece beşinin için altın kaplatmıştır ve o beş çikolatayı dünyanın, kendisinin bile bilmediği farklı herhangi bir yere göndermiştir. Ve o beş altın kaplamalı çikolataları bulan beş çocuğu kimsenin girmediği Çikolata Fabrikası’nda bir gün boyunca gezdirip, sırlarını paylaştıktan sonra o çocuklara bir ömür boyunca yetecek kadar çikolata vermeyi ödül olarak belirlemiştir. Yanında da ufak sürprizler daha vardı elbette.
İlk bileti Augustus Gloop adlı şişko bir çocuk bulmuştu. İkinci bileti Veruca Sat, üçüncüsünü; Violet Beauregarde ve dördüncüsünü ise Mike Teavee bulmuştur. Son bilet ise Fabrika ziyaretinden bir gün önce bulunmuştur. O son bileti bulan ise Charlie Bucket’dı. Ama o bileti bulalı hiç de kolay olmamıştı.
Charlie haricinde diğer tüm çocuklar o kadar zengindi ki bulundukları şehirde ki marketlerden Wonka çikolatalarının hepsini toplatmışlardı. Charlie ise ilk şansını doğum gününde alınan çikolatasında denemişti. Ama bulamamıştı. Bir kabanı olamayacak kadar fakir olan Charlie, bir gün karların altında para bulur. O para ile bir kez daha şansını denemek isteyen Charlie üçüncü denemesinde altın çikolatayı buluştu. Kendisi ailesi herkes hem şaşkın hem de onunla gurur duyuyorlardı.
Büyük gün gelip çattığında Charlie ve diğer dört çocuk dünyanın en muhteşem çikolatalarının üretildiği fabrika da geziye çıktıklarında hepsi birer birer yaptıkları kibir, söz dinlemezlik ve şımarıklardan dolayı elendiler geriye bir tek Charlie ve dedesi Joe dede kalmıştı. Ve işte her yaptıklarımızın bir ödülün var olduğunun ispatı. Charlie’nin diğer çocuklardan bir üstünlüğünün olmamasının yanı sıra eksikleri bile vardı ama Bay Willy Wonka Çikolata Fabrikası’nı Charlie'ye devretmeyi seçmişti. Aslında o seçmemişti, Charlie kendi kazanmıştı. Bu gezi çok büyük bir sınavdı. Ve sınavı geçebilen tek kişi Charlie olmuştu.
Sayfalar akıp gittikçe ve Charlie'nin Çikolata Fabrikası kitabının sonuna geldiğimde benim çıkarabildiğim en baskın anlam; başlarda da belirttiğim gibi bu dünya da her davranışımızın bir ödülü ve cezaları vardı. Kitap da ki Charlie haricinde ki diğer çocuklar her istediklerine sahiplerdi ve para ile her şeyi satın alabileceklerini zannediyorlardı. Oysaki para ile satın alınamayan birçok de vardı. Örneğin karakter gibi… Zaten Charlie’nin satın alması gereken bir karaktere ihtiyacı yoktu. Kendisi kendine özgün, örnek bir karakterdi.
Açıklama:
EN IYI CEVAP SEVERSEN SEVINIRIM
Charlie'nin Çikolata Fabrikası Özet
İnsanlar her zaman ne olursa ve ne yaparsa onun karşılığını alırlar. Tıpkı Charlie Bucket gibi.
Charlie Bucket, iki dedesi, iki ninesi, anne ve babasıyla sadece iki odası olan bir kulübede yaşıyordu. Çok yoksullardı. Nitekim hiçbir zaman yemek esnasında ikinci tabağı yiyemeyen bir geniş aileden bahsediyoruz.
Charlie daha çocuktu ve çocuk olmasına rağmen yılda sadece bir kez, doğum günlerinde çikolata yiyebiliyordu. Çünkü imkânları buna olanak sağlayabiliyordu ancak. Charlie ise yılda sadece bir kez yiyebildiği çikolatayı ısırıp ısırıp yiyerek onu bir ayda bitiriyordu. O bu kadar uslu ve terbiyeli bir çocukken her şeyden mahrum bırakılması üzücü bir durum.
Her gece dedeleri ve ninelerinin yanında gidip onlardan hikâye dinleyen Charlie bir gece de yaşadığı kasabada bulunan Çikolata Fabrikası’nın sahibi Bay Willy Wonka’nın hikâyesini dinlemek ister. Kasabasında bulunan o Çikolata Fabrikası’na dünya tarafından oldukça büyük bir ilgi vardı. Zira Bay Willy Wonka dünyanın en muhteşem ve enfes çikolatalarını üretiyordu. Ürettiği çikolatalarının yanında, çikolatalar hakkında olağanüstü mucizeleri de vardı. Örneğin soğuk havadan yenen sıcak çikolatalı dondurma gibi.
Charlie o Fabrika ve Bay Willy Wonka’ya çok büyük bir ilgi duyuyordu. Dedelerinden de Bay Willy Wonka hakkında çok şey öğrenmişti. Mesela neden on yıldan beri Fabrika’nın çalışmasına rağmen içeri giren veya çıkanının olmamasının nedenleri gibi.
Bay Willy Wonka meşhur çikolatalarıyla tanınıyordu. Herkes onun çikolatalarına o kadar hayrandı ki bir gün Prens Prandichorry, Bay Willy Wonka’dan her şey çikolatadan yapılma saray istemiş. Öyle ki yapılan sarayda musluklardan bile çikolata akıyormuş. Gerçi güneş ışınları karşısında pek şansı olmayan Çikolata sarayının bir gece ansızın eriyerek, çikolata gölüne dönüştüğü herkesçe tarafından bilinir.
Bay Willy Wonka’nın çok büyük rakipleri vardır. Bu rakipler Bay Willy Wonka’nın fabrikasına casus gönderip, çikolatanın sırlarını keşfetmeye bile göndermişlerdir ki başaralı da olmuşturlar. Bunun üzerine sırlarının açığa çıkmasından kaynaklanan büyük bir zararlar, Bay Willy Wonka nankör ve kendilerine bile saygıları olmayan insanlarla çalışmak istemediğinden Çikolata Fabrikası’nı kapatır.
Uzun bir süre fabrikanın dev kapıları zincirli bir halde kalmıştır. Ardından bir gün kasabadakiler bakar ki fabrikanın bacası tütüyor. Ama hala kapılar kapalı ve içeri kimsenin girip çıktığını da gören olmamıştır. Kasaba biraz şüphelense de Bay Willy Wonka ünlü çikolatalarının imalatına yeniden başlamış ve yeni sırlarının yayılmaması için hiçbir insanla konuşup iletişimde bulunmamıştır.
Aradan geçen uzun zamanlardan sonra Bay Willy Wonka gazete de bir ilan verir. Ürettiği çikolatalarının sadece beşinin için altın kaplatmıştır ve o beş çikolatayı dünyanın, kendisinin bile bilmediği farklı herhangi bir yere göndermiştir. Ve o beş altın kaplamalı çikolataları bulan beş çocuğu kimsenin girmediği Çikolata Fabrikası’nda bir gün boyunca gezdirip, sırlarını paylaştıktan sonra o çocuklara bir ömür boyunca yetecek kadar çikolata vermeyi ödül olarak belirlemiştir. Yanında da ufak sürprizler daha vardı elbette.
İlk bileti Augustus Gloop adlı şişko bir çocuk bulmuştu. İkinci bileti Veruca Sat, üçüncüsünü; Violet Beauregarde ve dördüncüsünü ise Mike Teavee bulmuştur. Son bilet ise Fabrika ziyaretinden bir gün önce bulunmuştur. O son bileti bulan ise Charlie Bucket’dı. Ama o bileti bulalı hiç de kolay olmamıştı.
Charlie haricinde diğer tüm çocuklar o kadar zengindi ki bulundukları şehirde ki marketlerden Wonka çikolatalarının hepsini toplatmışlardı. Charlie ise ilk şansını doğum gününde alınan çikolatasında denemişti. Ama bulamamıştı. Bir kabanı olamayacak kadar fakir olan Charlie, bir gün karların altında para bulur. O para ile bir kez daha şansını denemek isteyen Charlie üçüncü denemesinde altın çikolatayı buluştu. Kendisi ailesi herkes hem şaşkın hem de onunla gurur duyuyorlardı.
Büyük gün gelip çattığında Charlie ve diğer dört çocuk dünyanın en muhteşem çikolatalarının üretildiği fabrika da geziye çıktıklarında hepsi birer birer yaptıkları kibir, söz dinlemezlik ve şımarıklardan dolayı elendiler geriye bir tek Charlie ve dedesi Joe dede kalmıştı. Ve işte her yaptıklarımızın bir ödülün var olduğunun ispatı. Charlie’nin diğer çocuklardan bir üstünlüğünün olmamasının yanı sıra eksikleri bile vardı ama Bay Willy Wonka Çikolata Fabrikası’nı Charlie'ye devretmeyi seçmişti. Aslında o seçmemişti, Charlie kendi kazanmıştı. Bu gezi çok büyük bir sınavdı. Ve sınavı geçebilen tek kişi Charlie olmuştu.
Sayfalar akıp gittikçe ve Charlie'nin Çikolata Fabrikası kitabının sonuna geldiğimde benim
çıkarabildiğim en baskın anlam;
başlarda da belirttiğim gibi bu dünya da her davranışımızın bir ödülü ve cezaları vardı. Kitap da ki Charlie haricinde ki diğer çocuklar her istediklerine sahiplerdi ve para ile her şeyi satın alabileceklerini zannediyorlardı. Oysaki para ile satın alınamayan birçok de vardı. Örneğin karakter gibi… Zaten Charlie’nin satın alması gereken bir karaktere ihtiyacı yoktu. Kendisi kendine özgün, örnek bir karakterdi.