Cevap :
Açıklama:
VEDÂ HUTBESİ
(9 Zilhicce l0 H./8 Mart 632 M. Cuma)
"Hamd Allah'a mahsustur. O'na hamdeder, O'ndan yardım isteriz. Allah
kime hidâyet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Sap*klığa düşürdüğünü de
kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki; Allah'dan başka ilâh yoktur.
Tektir, eşi ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Yine şehâdet ederim ki,
Muhammed O'nun kulu ve Rasûlüdür."
"Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra
sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl
mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz
(Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da
öyle mukaddestir, her türlü tecâv*zden korunmuştur.
Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O'da sizi yaptıklarınızdan
dolayı sorguya çekecektir. Sakin benden sonra eski sap*klıklara dönmeyiniz ve
birbirinizin boynunu v*rmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar,
bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi
anlayan birisine ulaştırmış olur.
Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin.
Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk
kaldırdığım faiz de Abdulmutallib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir. Lakin
anaparanız size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.
Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır,
ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen
kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu Iyas bin
Rabia'nın kan davasıdır.
Ey insanlar! Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan
tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona
uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da
sakınınız.
Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan
korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah'ın emaneti olarak aldınız ve
onların namusunu kendinize Allah'ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar
üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar
üzerindeki hakkınız; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız
kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır… Kadınların da sizin
üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu
hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kur-ân-i Kerim ve
Peygamberin sünnetidir.
Mü'minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın
kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman'a
kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse
o başkadır.
Ey insanlar! Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın
mirastan hissesini ayırmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk
kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır.
Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in
çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın
da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın
da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada,
Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok
korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi
Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi
suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının
suçu üzerine suçlanamaz.
Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:
- Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.
- Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere
öldürmeyeceksiniz.
- Zina etmeyeceksiniz.
- Hırsızlık yapmayacaksınız.
İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? "
Sahabe-i Kiram hep birden söyle dediler:
"Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize
vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz!"
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (S.A.V.) şahadet parmağını
kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve söyle buyurdu:
"Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! "
Kaynak : hopa.meb.gov.tr.
ℴ ℯ (Uygulama kabul etmiyor diye bazı yerler sansürlü. Dikkat et.)