Cevap :
Açıklama:
YAZIMIZ KIŞ, KIŞIMIZ YAZ OLUYOR!
Son yıllarda en sık duyduğumuz kavramlardan bir tanesi
”iklim değişikliği” değil mi? Herkes iklim değişikliğinden bahsediyor, eski
yazların veya kışların böyle olmadığını anlatıp duruyor. Peki, insanlar haklı
mı, gerçekten de mevsimleri olması gerektiği gibi yaşayamıyor muyuz?
1980’li yılların başında doğan biri olarak ben bile
farkındayım bir şeylerin değiştiğinin. Eskiden öyle miydi? Yazın ortasında bile
irili ufaklı dere ve derecikler akmaya başlar, her elli metrede bir bir çeşme
ile karşılaşırdık. Şimdilerde ne o çeşmelerden bir eser var ne de şırıl şırıl
akan derelerden. Ne ilkbahar ilkkbaharlığını biliyor ne de sonbahar
sonbaharlığını…
Bunda bizim de suçumuz yok mu peki? Olmaz mı? Hem de
suçlunun dik alası bizzat biz insanlarız. Daha güzel kokmak için kullandığımız
parfümler, rahatımızı bozmayalım, iki adım yürümeyelim diye sürekli
kullandığımız arabalar, simsiyah ejderha misali tüttürdüğümüz fabrika bacaları
bizi doğadan da ediyor mevsimlerden de.
Eminim, gün gelecek, teknoloji namına hiçbir şey olmayaydı
da temiz bir hava, güzel bir çiçek olaydı diyeceğiz. Sizce de haklı değil
miyim?
-SON-
SERBEST ŞİİR Mİ OLURMUŞ!
Serbest şiir, serbest şiir deyip duruyorsunuz. Allah aşkına söyler misiniz, nedir bu serbest şiir? Şahsen ben çocukluğumdan beri şiirin tanımını şöyle bilirim: Şiir, herhangi bir duygu veya düşüncenin, belirli kalıplar dahilinde, coşkulu bir dille anlatıldığı yazı türüdür. E, o zaman nerede kaldı o belli kalıplar? Bakın üstatlar, şiiri şiir yapan, bahsettiğimiz bu belirli kalıplardır. Yani kafiyedir, rediftir, hece ölçüsüdür, aruzdur… Siz tüm bu unsurları kullanmadan şiir oluşturduğunuz düşünüyorsunuz. Hayır, hayır. Sizin yazdıklarınız .