Cevap :
Çerkez Ethem (d. 1885, Bandırma - ö. 1950, Amman) Kurtuluş Savaşı'nda Kuva-yi Milliye döneminin halk önderlerinden biridir.
Çerkez Ethem, Mustafa Kemal Paşa ile birlikte1880 yılında Bandırma'da doğdu. Bandırma'nın bir köyü olan Emreköy'e yerleşmiş Şapsığ Çerkes boyundan, Ali Bey'in beş oğlunun en küçüğüydü. Ağabeyleri, İlyas ve Nuri beyler, Rum eşkıyalarıyla çarpışırken ölmüşler, Reşit ve Tevfik beyler de 1901 ve 1902 yıllarında Harbiye'yi bitirerek subay çıkmışlardı. Reşit Bey çeşitli cephelerde çarpıştı. 1919'da Meclisi Mebusan'a Saruhan (şimdiki Manisa) Milletvekili olarak katıldı. Oradan BirinciTBMM'ye geçti.
Çerkes Ethem, evden kaçarak Bakırköy Süvari Küçük Zabit Mektebi'ne girdi. Balkan Savaşı'nda Bulgar cephesinde yaralandı. Kıdem zammı ve madalya aldı. I. Dünya Savaşı'nda Eşref Kuşçubaşı'nın yönettiği Teşkilat-ı Mahsusa ile birlikte İran, Afganistan ve Irak'a yapılan akınlara katıldı. Yaralanarak savaş sonunda köyüne çekildi.
15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgali üzerine, vatan savunmasına başlamak için vurucu güç olarak Kuvva-yı Seyyare'yi kurdu ve "Umum Kuva-yi MilliyeKomutanı" ve Ankara'daki 20. Kolordu'nun Komutanı olan Ali Fuat Paşa ile istişare ederek İngiliz ve Yunan birliklerinin ilerlemesine karşı gerillaoperasyonları düzenledi.
Düzenli ordu kurulana dek TBMM'ye karşı girişilen ayaklanmaları bastırdı. Anzavur Ayaklanması, Çopur Musa Ayaklanması ile Gerede ve Yozgatisyanlarını bastıran Çerkez Ethem'in isyancıları yargılamadan derhal infaz etmesi TBMM üyeleri ve İstiklal Mahkemeleri tarafından onaylanmıyordu.
1920 yılının sonunda 20. Kolordu ve Komutanı Ali Fuat Paşa ile birlikte Gediz Muharebeleri'ne katıldı ve TBMM kuvvetleri, Gediz'i geri alarak, İzmir'in İşgali'nden sonra ilk defa Yunanlıların işgal ettikleri bir bölgeden geri çekilmelerini sağladılar.
Gediz Muharebelerinden hemen sonra Albay İsmet İnönü'nün Garp Cephesi komutanı tayin edilip, kendi kuvvetlerini kuşatmasına tepki olarak TBMM'ye çektiği ağır ifadelerle dolu telgraf sonrası "vatan haini" ilan edilince, emrindeki birliklerin önemli bir kısmını teçhizatlarıyla birlikte TBMM kuvvetlerine teslim ederek, kendisine bağlı yaklaşık 40 adamıyla birlikte Yunanistan üzerinden Almanya'ya giderek tedavi oldu. Daha sonra oradan da Ürdün'e geçti ve 1950 yılında Amman'da vefat etti.