MODENLEŞME 'NİN TÜRKİYE TOPLUMU İÇİN OLUMSUZ ETKİLERİNİ DEĞERLENDİRİNİZ...

Arkadaşlar kopyalayıp yapıştırma yapmadan cevap verelim lütfen yorum sorusu çünkü...
Teşşekkür Ederim Şimdiden... 



Cevap :

Modernleşen Türkiye’nin Tarihi

Bu çalışmada Eric Jan Zührer’in yazdığı Modernleşen Türkiye’nin Tarihi adlı kitabı inceledim. İlk olarak kitabın objektifliği hakkında yorumlarda bulundum. Kitap üç bölümden oluşmaktadır bunlar: Batının etkisi, ilk modern gelişmeler; Türk tarihinde jön türk dönemi ve son olarak huzursuz bir demokrasi. İncelememi bu üç temel bölüm üzerinden yaptım. İlk bölümde Tanzimat döneminden itibaren başlayan modernleşme girişimlerinin içsel ve dışsal nedenlerini ve bunların etkilerini kendi yorumlarımla ve yazarın görüşleri çerçevesinde anlattım. Yazarın 2.Abdülhamit dönemini hem Tanzimat’ın devamı olduğu hem de olmadığı konusunda söylediklerinden oryantalist bakış açısı olduğu kanısına vardım. Bu tartışmalar üzerinden batı merkezli modernleşmeyi eleştirdim ve alternatif modernleşme üzerinde fikirlerimi anlattım. Modernleşmenin motoru olan milliyetçilik üzerinde durdum. Milliyetçiliğin Türkiye’deki farklı tanımlarını Tanıl Bora’ya göre açıkladım. Ayrıca modern Türk devletinin ulus bilinci inşa etme sürecinde Osmanlı hatırasını silmeye çalışmasını eleştirdim. Modern ulus-devletin içselleştirilmesinde Michail Billig’in banal milliyetçilik tanımından bahsettim. Tanzimat dönemi modernleşme hareketlerinin devamı olan Kemalist reformları eleştirdim. İkinci bölümde yazarın jön türk dönemini 1908 ve 1950 olarak almasını ilginç bulduğumu belirttim. Tek parti döneminin baskıcı yönetimini eleştirdim. CHP’nin devletle bütünleştiğini ve halkı temsil etmemesini eleştirdim ve CHP’nin laiklik üzerinde politikasının paranaya haline dönüştüğünü belirttim ve bu durumu AKP iktidarıyla ilişkilendirdim. Yazarın huzursuz bir demokrasi başlığı verdiği son dönemde çoğulcu siyasetin oluştuğu ancak askeri darbelerle sekteye uğradığını söyledim. Yazarında belirttiği gibi çoğulcu demokrasinin oluşmasında en büyük etkinin NATO’ya girme çabaları olduğu ve halk için demokrasi anlayışı olmadığını vurguladım. Gramsci’nin kültürel hegemonya tanımı ve Stuart Hall’ın bu tanıma getirdiği yorum üzerinden AKP’nin seçim başarısını yorumladım.

 

DEVAMINI DA http://iletisim.ieu.edu.tr/karine/?p=351 ADLI LİNKTEN BULABİLİRSİN..:)

 

az gelişmiş veya gelişmemiş toplumların modern, siyasal, toplumsal ve kültürel bakımdan sanayileşmiş ülkeler modelini benimsemeleri ve onlara benzeme sürecidir. Modernleşme kavramı sosyolojik bir kavramdır.  Ancak günlük hayatta kullandığımız modernleşme ile sosyolojideki modernleşme birbirinden farklıdır.

     Modernleşme kavramının çıkış noktası olarak gösterilen sanayi devrimi ve aydınlanma dönemleri gösterilir. Modernleşmenin temelinde sanayi ve endüstrileşme yatar. Bu nedenle sosyolojide kullanılan modernleşme kavramının okları sanayiyi gösterirken; günlük yaşamda kullanılan modernleşmenin okları kavramı çağdaşlaşma, ilerleme, yenileşmeyi gösterir.

     Toparlayacak olursak; modernleşme, tarih öncesi (avcı-toplayıcı) toplumlardan tarım toplumuna daha sonra ise endüstri toplumuna gelme sürecidir.

     Modernleşme toplumsal olarak değişmeyi de beraberinde getirir. Tarih çağlarına bakacak olursak modernleşmeyi rahat bir şekilde gözlemleyebiliriz. ( Karanlık dönem> Tarih öncesi dönem > İlk çağ > Orta çağ > Yeniçağ > Yakın çağ)

     Modernleşen toplumlarda meydana gelen değişmeler olumlu veya olumsuz olabilir. Toplumun varlığını sürdürmesi için modernleşmesi gerekir. Çünkü modernleşemeyen toplumlar gelişemez ve toplum olma bilincini yitirirler.

     Sosyolojinin tanımı dışına çıkacak olursak, modernleşmeyi anladığımız gibi yorumlayıp toplumsal çözümlemeler yapabiliriz. Bu tespitlerimiz bilimsel olmaz fakat o toplumun geleceği ve geçmişini önemli ölçüde günümüze yansıtır.