Cevap :
Anadolu’da Erken Türk Beylikleri Dönemi Mimarisi
Camiler
Bilindiği gibi erken İslam döneminde cami, beş vakit namaz kılınan yer olmanın dışında, önemli kararların alındığı, yargılama ve öğretim yapılan, ayrıca bazı kişilerin barındığı yer görevini de yüklenmişti. Bu görevlerin yeni yapılarla karşılanmasından doğan külliyeler ise; Anadolu’da Büyük Selçuklu, Erken Türk Beylikleri, Anadolu Selçuklu ve Beylikler döneminde sınırlı yapıları benliklerinde toplarken, Osmanlılar’da özellikle Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’daki ünlü Fatih Külliyesi’nden itibaren büyük bir yapı programını da birlikte getirmişlerdir. Gerek tek başına, gerekse bir külliye içinde yapılan günümüze ulaşmış Anadolu’daki erken tarihli cami örneklerinin en yaygın tipi, İslam dininin gelişme kaydettiği ilk yıllardan itibaren denenen ve İran’daki İslam öncesi yapılarla ilişkileri olan, örtü sistemi çok sayıda ayak üzerine oturmuş yapılardır. Bu yapıların örtü sistemini taşıyan ayaklarında taş, tuğla ve ahşabın kullanılması, tümüyle bölgesel malzemeye bağlıdır.
Alparslan’ın 1071 yılında Bizans İmparatorluğu’na karşı kazandığı Malazgirt Savaşı’ndan sonra Güneydoğu Anadolu da Türk-İslam topluluklarının dinsel kullanımı için biçimlenen ve çeşitli değişikliklere uğrayarak günümüze gelebilen üç yapı Büyük Selçuklular’a bağlanmaktadır.
Bu yapılardan ilki olan Diyarbakır Ulu Camisi’nde Melikşah ve oğlu Ebu Şuca Muhammed’in adını veren 1091 ve 1117 tarihli yazıtlar bulunmaktadır. Artuklu, İnanoğulları, Nisanoğulları, Osmanlılar tarafından yapılan onarım ve eklerle büyük bir külliye durumuna gelen yapının planında, Emevi Halifesi Velid zamanında (705-715) yaptırılan Şam Emeviye Camisi’nin büyük etkisi dikkati çekmektedir.
Ayrıca herbiri belirli noktalarda yenilikler taşıyan Irak Selçukluları’ndan Mugisüddin Mahmud’a ait, minaresinde 1129 tarihli onarım yazıtı bulunan Siirt Ulu Camisi ile 1150 tarihli Bitlis Ulu Camisi enine gelişen, mihrap önü mekanları kubbeli yapılardır.
Siirt Ulu Camisi, İran’daki Büyük Selçuklu camileri gibi mihrap önü kubbeli bir mekan ve ona bağlı bir eyvandan meydana gelmişken, daha sonra yapıya kubbeli ve tonozlu yeni mekanların eklenmesiyle, enine dikdörtgen iki nefli bir yapı durumuna getirilmiştir.
Bitlis Ulu Camisi ise mihrap önü içten kubbe dıştan piramit çatı ile örtülmüş, plan şeması simetrik ve dengeli bir yapıdır.
Anadolu’da Büyük Selçuklular’dan sonra ortaya çıkan Erken Türk Beylikleri mimarisinde örtü sistemi çok sayıda ayak üzerine oturmuş cami tipinin önemli bir örneği Sivas Ulu Camisi’dir 1197 yılında 2. Kılıç Aslan’ın oğullarından Sivas Meliki Kutbettin Melikşah zamanında Kızıl Arslan tarafından yaptırılan caminin plan şeması dışındaki en önemli özelliği, büyük olasılıkla 1213 yılında yapıya eklenen, gövdesi tuğlalarla sepet formunda örülmüş, ortasında firuze sırlı çinilerden bir yazıt bulunan minaresiyle, bugün ortadan kalkmış olmasına karşın, biribirini kesen sekizgenlerle bezendiği bilinen taş mihrabıdır.
Sivas Ulu Camisi gibi ilk biçimini 12. yüzyılda Danişmentliler zamanında aldığı sanılan Niksar Ulu/Melik Gazi Camisi de aynı planlama anlayışıyla biçimlenmiştir.
Çok ayaklı ve mihrap önü kubbeli olmasına karşın, mihraba dik ana eksen üzerinde, ortada-belki de bir avlu düşüncesinin devamı niteliğinde-açıklığı bulunan yapılar arasında Danişmentliler’den Yağıbasan tarafından 12. yüzyılın ortalarında yaptırıldığı sanılan Kayseri Ulu Camisi’ni özellikle belirtmek gerekir.
Aynı anlayışı bir diğer Danişmentli eserinde, ilk biçimini 12. yüzyılın ortalarında aldığı öne sürülen Kayseri Kölük Camisi’nde de görme olanağı vardır. Cami-medrese birleşiminin erken bir örneği olmasıyla da ayrı bir önem kazanan bu yapının zengin mozayik çini mihrabı, asıl camiden daha sonra yapılmış olmalıdır.
http://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/209018-anadolu-beyliklerinin-biraktigi-tarihi-eserler-nelerdir.html