Atatürk ile ilgili bir anı piyes biçiminde bilen varmı??



Cevap :

Google'a aynısını yazarsan çok rahat bir şekilde (istemediğin kadar) bulursun :)))

Gazi Çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rasladık. 
Atatürk attan inerek bu ihiyar kadının yanına sokuldu. 

- Merhaba nine 

Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle; 

- Merhaba dedi. 

- Nereden gelip nereye gidiyorsun? Kadın şöyle bir duraklayıp, 

- Neden sordun ki, dedi. Buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi? 

Paşa gülümsedi. 

- Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. 
Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. 
Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını 
salladı. 

- Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç 
bittiği, atın geç yetişdiği kavruk köylerinden birindeyim. 
Bizim mıhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim. 

- Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni? 

- Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da.... 
Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. 
Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden 
ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. 
Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı. 
Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan 
belli 
böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey. 

- Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadını birden yüzü 
sertleşti. 

- Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... 
O bizim vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı. 
Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? 
Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. 
Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? 
Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. 
Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. 
Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı 
bulacağım yeri deyiver. 

Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden 
belliydi. 
Bana dönerek, 

- Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... 
Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu. 

Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum anacığım dedim, 
sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, 
seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor. 

Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere 
fırlatıp, 
Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkiside 
ağlıyordu. 
İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş 
ağlıyorlardı. 
Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. 
Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. 
Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'euzattı; 

- Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, 
bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm. 

Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. 

Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi; 

"Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. Sonra köyüne götürün. 
Giderken de kendisine benim bütcemden üç inek verin armağanım olsun."