Cevap :
Atın evcilleştirilmiş olması, araba ve tekerleğin bilinmesi bu göçleri kolaylaştırmıştır.
- Kavimler göçü il çağın kapanıp orta çağın açılması, Avrupa’nın etnik yapısını değiştirmesi ve bu kıtanın bugünkü temellerinin atılması, Roma imparatorluğunu parçalaması açısından önemlidir.
- Kavimler göçünün gerçekleşmesinde doğal, sosyal, ekonomik ve siyasi birçok neden ortaklaşa etkilidir.
Yenidünya Göçleri
- Kilise baskısı ile oluşturulan Haçlı orduları her ne kadar amaçlarına ulaşamadılarsa da bu olumsuz durumdan pusulayı bularak yarar sağlamayı bildiler.
Mülteci Göçü
- Siyasi, dini etnik baskılar ile savaşlar sonucu başka ülkelere göç edenlere mülteci bu göçlere ise mülteci göçü adı verilir.
- Mülteci diğer anlamıyla sığınmacı olduğu için bu göçlere Sığınma göçleri de denilebilir.
- Bu göçler zorunlu göç kapsamındadır.
- II. Dünya savaşı sonrası Nazi zulmünden kaçan Yahudilerin Filistin’e sığınması, 1989 yılında Bulgar hükümeti baskısından kaçan Bulgar Türkler ile 1997 Yugoslavya’nın soykırımından kaçan Boşnakların Türkiye’ye sığınması bu göçlere örnek verilebilir.
İşçi Göçleri
- İşsizliğin fazla olduğu gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru yapılan göçlerdir.
- Bu göçlerin oluşmasında itici faktörler etkilidir.
- II. Dünya Savaşı sonrası işçi gücünü büyük ölçüde yitiren ve ekonomileri bozulan Almanya, Belçika, Avusturya ve Fransa gibi ülkeler ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek için 1952-54 yılları arasında işçi göçü antlaşmaları imzaladılar.
- Bu ülkeler Türkiye, Yunanistan, Portekiz ve İspanya gibi ülkelerden işçi göçü aldılar.
- Ülkemiz ilk göçünü Almanya’ya daha sonra diğer Avrupa ülkeleri, Arap ülkeleri, Rusya ve Orta Asya ülkelerine göndermiştir.
İşçi göçünün nedenleri:
• İşsizlik
• İstihdam sorunları
• Gelir dağılımındaki düzensizlikler
• Yatırım eksikliği
• Nüfus artış hızının yüksek olması
• Düşük işçi ücretleri
İşçi göçünün olumlu sonuçları:
• Ülkelerin ve kültürlerinin başka ülkelerce tanınmasını sağlar
• Ülkeyi yurt dışında temsil olanağı sağlar
• Ülkeye döviz girdisi sağlar
• Ülkedeki istihdam yükünü hafifletir.
İşçi göçünün olumsuz sonuçları:
• Nitelikli ve iş görür eleman kaybı
• Göç eden ailelerde kültür çatışması ve kültürel yozlaşma
• Yabancı ülkelerde doğan çocukların milli kültür ve tarihinden uzak kalmaları
Beyin Göçü
- İyi eğitilmiş ve belli bir alanda uzmanlaşmış, ülkedeki bilim ve tekniğin gelişmesine katkı sağlayacak nitelikli (vasıflı) elemanların ülkelerini terk etmesidir.
- Bu göç yeni çıkmış bir olgu olmamasına rağmen günümüz koşullarda göç veren ülkelere büyük zararlar sağlamaktadır.
- Nedeni ülkeler arası gelişmişlik farkının günümüzde daha fazla olması ve bu durumda göç veren ülkenin düşük olan kalkınma hızını daha çok düşürmesidir.
- Sonuç olarak bu göçler ülkeler arası gelişmişlik farkını daha çok arttırmaktadır.
En çok beyin göçü veren ülkeler: Hindistan, Pakistan, Çin, Atlas ülkeleri (Fas-Cezayir-Tunus), Orta Asya Türk Cumhuriyetleri
En çok beyin göçü alan ülkeler: ABD, Güney Afrika Cumhuriyeti, İngiltere, Almanya, Fransa
Hem beyin göçü alan hem de veren ülke: Kanada
Beyin göçünün nedenleri:
• Düşük ücret
• Bilimsel projelerin desteklenememesi
• Uygunsuz çalışma koşulları
• Mesleğe uygun iş bulunamaması
• İşyerlerindeki adaletsiz uygulamalar
Doğal Afet Göçleri
- Beşeri ve doğal faktörlerin etkisiyle gerçekleşen, can ve mal kaybına neden olan olaylar doğal afet adını alır.
- Deprem, sel-taşkın, kütle hareketleri (heyelan), kuraklık gibi pek çok doğal afet insanların göçüne sebep olur.
- 4 yy.daki Kavimler göçü (kuraklık), 1999 Marmara Depremi sonucu göçler, 1940 İrlanda’daki sel felaketi göçleri ile 1994’te Kırgızistan’daki heyelanın sebep olduğu göçler buna örnektir.
- Bu göçler zorunludur.
Göçün Mekansal Etkileri
Göç Veren Yerlerdeki Etkiler
- Sosyal yatırımların verimsiz olması
- Tarım ve hayvancılıkta üretim kaybı
- Kamu ve özel sektöre ait yatırımların azalması
Göç Alan Yerlerdeki Etkiler
- Çevre kirliliği
- Görüntü kirliliği (Plansız-Çarpık kentleşme, gecekondulaşma, sanayi tesislerinin kent içinde kalması)
- Gürültü kirliliği
- Konut sıkıntısı
- Doğal kaynakların hızla tükenmesi (orman-tarım alanı-mera kaybı)
- Alt yapı yetersizlikleri (Belediye hizmetlerinde aksama)
- Sosyal hizmetlerde aksama
- Kent dokusunun bozulması
- Farklı kültürler arası çatışma
Kavimler Göçü, 4. yüzyılın ortalarında Hunlar Aral Gölü ile Hazar Denizi arasındaki bölgeden Don ve Volga nehirleri arasındaki bölgeye kaymışlardır.
Orta Asya'daki Çin Devleti'nin egemenliğinden kurtulmak için MS 350 yıllarında batıya hareket eden Hun grubu, Volga-Don nehirleri arasında yaşayan Hunların daha batıya göçmelerine neden oldu. O tarihlerde Karadeniz'in kuzeyindeki düzlüklerde Cermen kavimlerinden olan Gotlar yaşamaktaydı. 375 yılında Hunlar, Gotların yaşadıkları bu bölgeye girdi.
Hunların bu bölgede yerleşmesiyle daha fazla buralarda yaşayamayan çoğunluğu Cermen olan Vizigotlar, Ostrogotlar, Gepitler, Burguntlar, Vandallar ve Germen olmayan Slavlar batıya doğru göç etmeye başladılar. Romalıların barbar olarak adlandırdığı bu kavimler önlerine çıkan diğer kavimleri yurtlarından atarak İspanya'ya hatta Kuzey Afrika'ya kadar ilerlediler. Yıllarca süren bu döneme Kavimler Göçü denir. Kavimler Göçü, günümüz Avrupa devletlerinin temellerini atan önemli bir olaydır.
Beyin göçü, yetiştirilmesi için büyük kaynak gerektiren veya yetiştiği halde ilgisizlik ve olanaksızlık nedeniyle bilim adamı, hekim, mühendis vb. gibi vasıflı insan gücünün daha gelişmiş bir ülkeye göç etmesi.
Beyin göçünden bahsedilebilmesi için terk edilen ülke ile göç edilen ülke arasında gelişmişlik ve olanak açısından az da olsa bir fark bulunmalıdır. Beyin göçü temelde gelişmiş ülkelere yönelik bir kaynak aktarımı olarak değerlendirilebilir. Az gelişmiş ülkelerin bu yüzden uğradığı kayıp gelişmiş ülkelerden bu ülkelere gönderilen geçici uzman ve teknik personel yardımıyla kapatılamayacak kadar büyüktür. Gelişmiş ülkelerce gönderilen uzmanların görev sürelerinin sınırlı olmasına karşılık, gelişmiş ülkelere giden uzmanlar göç ettikleri ülkelere büyük çoğunlukla yerleşmektedirler. Gelişmiş ülkelere göç eden, hekim, mühendis, bilim adamı ve diğer uzmanların yetişmesi için harcanmış olan ulusal kaynaklar toplamı, göçü kabul eden gelişmiş ülkelerin, göç veren az gelişmiş ülkelerdeki kalkınma programları için yaptıkları yardımları çok aşmaktadır.
Yetişmiş insan gücü hareketi olarak değerlendirilen beyin göçünün geçmişi çok eski devirlere dayanır. Çeşitli dini, siyasi, bilimsel nedenlere dayanan beyin göçü ilk ve ortaçağlarda bulunuyordu.II. Dünya Savaşından önce çok sayıda bilim adamı Hitler'den kaçıp ABD'ye yerleştiler. Bu gelişmelerde Amerika'nın gelişmesinde büyük ölçüde rol oynadı. Albert Einstein da Almanya'dan ABD'ye göç eden bilim adamlarından biridir.
7. soru : Ekonomik Nedenler , Sosyal ve siyasi nedenler
Orta asyadan göç :
Türklerin tarih içerisinde çok geniş bir coğrafyaya yayıldıkları ve göç ettikleri bölgede güçlü devletler kurduklarını biliyoruz. Bu Türk göçleri, atalarımızın ilkel göçebe bir toplum yapısına sahip oldukları gibi, yanlış ve haksız bir iddianın da ispatı olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Halbuki bu göçlerin neden ve sonuçları göz önüne alındığında, Türklerin ilkel göçebe bir anlayışla değil, aksine, kendine özel yüksek bir kültür ve uygarlığın sahibi ve yayıcısı olarak göç ettikleri görülür. Dünya üzerinde atı ilk kez ehlileştiren ve onu binek hayvanı olarak kullanan Türkler, atın sağladığı hız ile yüksek devlet ve toplum oluşumunu geniş coğrafyalar üzerinde egemen kılmıştır. Konar göçer, atlı yaşantının temelinde büyük oranda hayvancılık ve kendine yeterli bir ziraat kültürü yer alır. Dolayısıyla, Türk göçleri bu yaşantıya uygun olan sahalara doğru olmuştur.
Mubadele göç : Bir antlaşmanın esaslarına dayanılarak yapılan, ülke nüfuslarının karşılıklı olarak yer değişmesi ile oluşan göçlerdir.
Örneğin Kurtuluş Savaşı sonrası Yunanistan ile yapılan anlaşmalarla ülkemizde yaşayan Rumlar ile Yunanistan daki Türkler arasında yer değiştirme göçleri yaşanmıştır.
(30 Ocak 1923''te Türkiye ve Yunanistan''ın Lozan''da imzaladığı "TürkYunan Nüfus Mübadelesi''ne İlişkin Sözleşme ve Protokolü )
"TürkYunan Nüfus Mübadelesi''ne İlişkin Sözleşme ve Protokolü"nün birinci maddesi şöyledir:
"Türk topraklarında yerleşmiş bulunan Rum Ortodoks dininden Türk uyruklularla Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyrukluların, 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, zorunlu mübadelesine girişilecektir. Bu kimselerden hiçbiri, Türk hükümetinin izni olmadıkça Türkiye''ye; Yunan hükümetinin izni olmadıkça Yunanistan''a dö¬nüp orada yerleşemeyecektir."