Cevap :
Kaza ve Kader inancı insanda ye’sin ve ümidsizliğin ve kederin en büyük ilâcıdır. İnsan başına gelen felâket ve musîbetlere kadere olan inancı sebebiyle Allah’ın takdîri gözüyle bakıp kendini teselli eder.
Onun takdîrine rıza gösterir. Kudreti sonsuz bir Rabbın murâkabesi altında olduğunu hisseder. O belâ ve musibetin Allah’tan geldiğini bildiğinden kurtulmak için yalnızca O’na iltica eder O’na yalvarır.
Gelen musibetin kendisi için keffâret ve afv sebebi olduğunu düşünür sabır ve metanet gösterir.
Bu sırdandır ki “Kadere îman eden kederden emîn olur” denilmiştir.
Kadere îman insan rûhunu dünya kadar ağır yüklerden de kurtarır. Çünkü insan bütün kâinatla alâkadardır.
Maksadları ve arzuları ideal ve hedefleri sonsuzdur. Kudret irâde ve hürriyeti ise sınırlı ve mahduddur. Arzu ve maksadlarının düşünce ve fikirlerinin bâzan binde birini bile gerçekleştirmeye gücü yetmez.
Bu durumda insanın gerçekleşmeyen arzu ideal ve düşünceleri onu mânen baskı altında tutar ruhunu ezer kalb ve vicdanını sızlatır. Ümidsizliğe düşürür.
İşte kadere îman bu durumdaki bir insanın en büyük teselli kaynağı şevk ve gayret menba'ı ümid ışığı üzerindeki ağırlıkları yükleyebileceği metin bir istinad noktasıdır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi kader insanı gurur ve kibirden kurtarır. Nefsin ve benliğin insanı havalandırarak yoldan çıkarmasına bir nevi fir’avunlaştırmasına mâni olur. Tevazu’ ve mahviyet sâhibi kılar.
İnancın İnsan Hayatı Üzerindeki Te'sirleri Nelerdir?
Kaza ve Kader inancı, insanda ye'sin ve ümidsizliğin ve kederin en büyük ilâcıdır. İnsan, başına gelen felâket ve musîbetlere, kadere olan inancı sebebiyle, Allah'ın takdîri gözüyle bakıp kendini teselli eder. Onun takdîrine rıza gösterir. Kudreti sonsuz bir Rabbın murâkabesi altında olduğunu hisseder. O belâ ve musibetin Allah'tan geldiğini bildiğinden, kurtulmak için yalnızca O'na iltica eder, O'na yalvarır. Gelen musibetin kendisi için keffâret ve afv sebebi olduğunu düşünür, sabır ve metanet gösterir.
Bu sırdandır ki, "Kadere îman eden, kederden emîn olur" denilmiştir.
Kadere îman, insan rûhunu dünya kadar ağır yüklerden de kurtarır. Çünkü insan, bütün kâinatla alâkadardır. Maksadları ve arzuları, ideal ve hedefleri sonsuzdur. Kudret, irâde ve hürriyeti ise, sınırlı ve mahduddur. Arzu ve maksadlarının, düşünce ve fikirlerinin bâzan binde birini bile gerçekleştirmeye gücü yetmez. Bu durumda insanın gerçekleşmeyen arzu, ideal ve düşünceleri, onu mânen baskı altında tutar, ruhunu ezer, kalb ve vicdanını sızlatır. Ümidsizliğe düşürür. İşte kadere îman, bu durumdaki bir insanın en büyük teselli kaynağı, şevk ve gayret menba'ı, ümid ışığı, üzerindeki ağırlıkları yükleyebileceği metin bir istinad noktasıdır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, kader, insanı gurur ve kibirden kurtarır. Nefsin ve benliğin insanı havalandırarak yoldan çıkarmasına, bir nevi fir'avunlaştırmasına mâni olur. Tevazu' ve mahviyet sâhibi kılar.