osmanlı devletinin gücü knkında neler söylenebilir?



Cevap :

Osmanlı İmparatorluğu gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda üç kıtaya yayılmış ve Güneydoğu Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın büyük bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin sınırları batıda Cebelitarık Boğazı (ve 1553′te Fas kıyıları’na, doğuda Hazar Denizi ve Basra Körfezi’ne, kuzeyde Avusturya, Macaristan ve Ukrayna’nın bir bölümüne ve güneyde Sudan, Eritre, Somali ve Yemen’e uzanmaktaydı.[16] Osmanlı İmparatorluğu 29 eyaletten ve vergiye bağlanmış Boğdan, Erdel ve Eflak prensliklerinden oluşmaktaydı. Devlet zaman zaman denizaşırı topraklarda da söz sahibi olmuştur. Atlantik Okyanusu’ndaki kısa süreli toprak kazanımları Lanzarote[17] (1585), Madeira (1617), Vestmannaeyjar[18] (1627) ve Lundy[19](1655) bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

1- Anadolu’nun Durumu: 
1243’teki Kösedağ Savaşı’ndan sonra Anadolu’nun çeşitli yerlerinde beylikler ortaya çıktı. Anadolu Selçuklu Devleti’nin etkisi giderek azalırken, İlhanlılar Anadolu’yu denetimleri altına almaya başladılar. 
2- Bizans’ın Durumu: 
Bizans, tam bir entrika merkezi durumundaydı. Gerek Anadolu, gerekse Balkanlardaki vali ve komutanlar merkezi dinlemiyorlardı. “Tekfur” denilen beyler serbest bir şekilde hareket ediyorlardı. Bu durum Osmanlıların yayılmasında kolaylık sağladı. 
3- Coğrafi Durum: 
Osmanlı Beyliği, coğrafi konum itibariyle Bizans’a komşu bir durumdaydı. Böylece “gaza” yapabileceği topraklarla karşı karşıyaydı. Batıya doğru ilerlediğinde ise ekonomik merkezler olan İznik, İzmit, ve Bursa’yı elde edebilecek durumdaydı. 
4- Diğer Beylikler Tarafından Rahatsız Edilmemeleri: 
Osmanlı ilk dönemlerde, Bizans ile mücadeleye giriştiler. Anadolu Beylikleri arasındaki çekişmelere müdahale etmediler. Bu durumda beylikler Osmanlı Beyliğine karşı cephe almadılar. Böylece Osmanlı Beyliği sınırlarda daha rahat bir şekilde hareket etti. 
5- Balkanlarda Birliğin Bozuk Olması: 
Bu dönemde Balkanlı milletler arasında mücadeleler vardı. Güçlü temellere sahip merkezi devletler yoktu. Bu durum; Osmanlıların Balkanlarda da kolayca yayılmalarını sağladı. Balkanlarda iki önemli güç vardı. Bunlar Bulgar ve Sırp Krallıklarıdır. Gerek Sırplar gerekse Bulgarlar Bizans sınırlarına devamlı saldırılar düzenleyerek Bizans aleyhine gelişiyorlardı. 
6- Doğudan Gelen Yoğun Türkmen Göçleri: 
Fethedilen yerlerin elde tutulması için nüfus üstünlüğüne ihtiyaç vardır. Osmanlılar da fethettikleri yerlere hemen doğudan gelen Türkmenleri yerleştirmişlerdir. Bu durum alınan bölgenin kısa zamanda Türkleşmesini sağlamıştır. 
7- Merkezi Yönetimin Güçlü Olması: 
Osmanlılar, daha önceki Türk Devletlerin tersine, güçlü bir merkez yönetimi oluşturmuşlardır. Önceki Türk Devletlerinde görülen memleket “hanedan üyelerinin ortak malıdır” anlayışından kaynaklanan ülkenin paylaşılması yöntemi uygulanmamıştır. Bu durum da devletin parçalanmamasını, uzun süre yaşamasını sağlamıştır. Fatih zamanında ise Osmanlı Devleti, merkeziyetçi mutlak imparatorluk haline gelmiştir. 
8- Takip Edilen Mükemmel Politika: 
Osmanlı Fetihleri hiçbir zaman işgal ve istila amacı taşımamıştır. Fethedilen yerler, yerleşim yeri olarak görülmüş, yeni bir yurt olarak değerlendirilmiştir. Bu durum fetihlerin kalıcı olmasını sağlamıştır. Fethedilen yerlerde uygulanan tımar sistemi, nüfus iskan ve kültür politikası sayesinde devlet otoritesi bu bölgelere götürülmüştür. Hakimiyet altına alınan toplumlara vicdan hürriyeti tanınmış, hayat tarzlarına müdahale edilmemiştir. 
9- Yüzyıl Savaşları’nın Etkisi: 
Avrupa’da 1337-1431 yılları arasında Yüzyıl Savaşları yapıldı. İngiltere ile Fransa arasındaki bu savaşlar,Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da ilerlemesini kolaylaştıran bir faktör oldu.