Cevap :
İnsan haklarının hepsi önemlidir. Hiçbir hak diğerine feda edilemez. Önem açısından haklar arasında bir sıralama yapılmaz. Ancak bazı haklar var ki, onlar diğer hakların kullanılabilmesinin ön şartıdır. Yaşama hakkı böyle bir haktır. Yaşama hakkının olmadığı bir durumda diğer haklara sahip olmanın pek bir anlamı yoktur. Örneğin her durumda kürtaja izin veren bir sistemde, anne karnındaki çocuğun yaşama hakkı güvence altına alınmadığından, bu çocuğun sağlık, eğitim, inanç, düşünce gibi haklarının bir anlamı olmayacaktır. Öyleyse yaşama hakkın nedir?, ne zamandan itibaren korunma altına alınmaktadır? ve bu hakkın koruma alanı nedir? Kişinin her durumda öldürülmesi yaşama hakkını ihlal eder mi? Bu soruların yanıtları yaşama hakkının anlaşılması bakımından önemlidir.
Yaşama hakkı, Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nde, Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ve 1982 Anayasası’nda güvence altına alınmıştır. Evrensel Bildirge’de kısaca “Herkes yaşama hakkına sahiptir” denilmektedir. Bildirgenin amacı hakları düzenlemek değil, hakları tüm dünyaya duyurmaktır. Bu nedenle hakları düzenlemek amacıyla bir çok bağlayıcı sözleşmeler yapılmıştır. Bunlardan biri olan Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 6. maddesinde yaşama hakkı geniş bir şekilde açıklanmıştır. Maddenin 1. fıkrasına göre, “Her insan doğuştan yaşama hakkına sahiptir. Bu hak hukuk tarafından korunur. Hiç kimse yaşama hakkından aaafi olarak yoksun bırakılamaz”.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesi ve 1982 Anayasası’nın 17. maddesinde yaşama hakkı benzer şekilde kabul edildikten sonra, yaşama hakkının ihlali sayılmayacak durumlar düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde, “Öldürme, kuvvete başvurmanın mutlak surette gerekli olduğu haller sonucu meydana gelmişse” şu durumlarda yaşama hakkının ihlali sayılmayacağı belirtilmiştir:
- Bir kimsenin yasadışı şiddete karşı korunması;
- Usulüne uygun olarak yakalamak veya usulüne uygun olarak tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasını önlemek;
- Ayaklanma veya isyanın, yasaya uygun olarak bastırılması.
1982 Anayasası’nın 17. maddesinde, yaşama hakkının ihlali sayılmayacak durumlar benzer olarak, şu şekilde sayılmıştır:
- Meşru müdafaa hali;
- Yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, yaşama hakkının ihlali sayılmamaktadır.
Bu istisnalar dışında bir kimsenin öldürülmesi yaşama hakkının ihlali anlamına gelmektedir. Daha önceleri idam cezası da yaşama hakkının bir istisnası kabul edilmekteydi. Ancak hem Medeni ve Siyasal Hakları Sözleşmesi’ne hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek Protokoller ile idam cezası tümden kaldırılmıştır. Anayasamızda da bu yönde değişiklikler yapılarak idam cezası uygulanması yaşama hakkının ihlali haline getirilmiştir.
Sayı 1: Özel yaşam ve aile hayatının gizliliği. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin
8. maddesinin uygulanmasına dair kılavuz
kitap (2001).
Sayı 2: İfade özgürlüğü. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinin uygulanmasına dair kılavuz kitap (2001).
Sayı 3: Adil yargılama hakkı. Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin uygulanmasına dair kılavuz kitap (2001; 2. baskı,
2006).
Sayı 4: Mülkiyet hakkı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1 No’lu Protokolü
1. maddesinin uygulanmasına dair kılavuz
kitap (2001).
Sayı 5: Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin
5. maddesinin uygulanmasına dair kılavuz
kitap (2002).
Sayı 6: İşkence yasağı. Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin 3. maddesinin uygulanmasına dair kılavuz kitap (2003).
Sayı 7: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
kapsamındaki pozitif yükümlülükler.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin uygulanmasına dair kılavuz kitap (2007).
Sayı 8: Yaşam hakkı. Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin 2. maddesinin uygulanmasına dair kılavuz kitap (2006).
Sayı 9: Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin
9. maddesinin uygulanmasına dair kılavuz
kitap (Hazırlanma aşamasında).
Douwe Korff, London Metropolitan Üniversitesinde, Londra-Birleşik Krallık, uluslararası hukuk profesörüdür. Kendisi, inter alia, McCann, Caraher,
Kelly ve Shanaghan-Birleşik Krallık davalarında başvurucuları temsil etmiştir.
Bu yayında belirtilen görüşler yazara aittir ve Avrupa Konseyi’ni bağlamaz. Yayında belirtilen yasal belgeler, üye ülkelerin hükümetlerini, Avrupa
Konseyi’nin yasal organlarını veya Avrupa İnsan Hakları