kanı oluşturan taneciklerin kan içindeki dağılımı nasıldır?Doğru düzgün şeyler yazmayanı şikayet ederim!!!



Cevap :

Pıhtılaşma (koagülasyon) bozuklukları dışında kalan, neredeyse tüm kan hastalıklarında tanının konması mikroskop yardımı ile morfolojik incelemeye dayanır. Günümüzde modern teknoloji ile yapılan kan sayımı, hekime yol gösterici değerli bilgiler sağlarsa da, çoğu kez kesin tanının konması için yeterli olamaz; dolayısıyla hiçbir şekilde yayma incelemelerinin yerine geçemez. Daha doğrusu bu iki yöntem birbirini bütünler. Bu nedenle, yalnız kanbilim uzmanlık öğrencileri değil; iç hastalıkları ve çocuk hastalıkları uzmanları da Ç.K. yaymalarını okumasını bilmelidir. Hastasının klinik bulgularını ve kan sayımı sonuçlarını birlikte değerlendiren hekim laboratuvardan çevre yaymasının boyanmasını isteyebileceği gibi; iş yükü çok yoğun olmayan laboratuvarlarda dikkatli bir görevli de elektronik aygıtın sunduğu eritrosit, lökosit, trombosit histogramlarını ve uyarıcı “bayraklar”ı değerlendirerek kendiliğinden yayma yapmaya karar verebilir. Aslında bu konuda her laboratuvar kendi yayma inceleme protokolunu oluşturmalıdır.(bkz. Bain BJ. N Engl J Med 2005; 353: 498-507). Bizce her kanbilim uzmanlık öğrencisi bu yazıyı yanından ayırmamalıdır. Ne Zaman Mutlaka Çevre Kanı Yayması Yapılmalı? 1.Elektronik sayıcı uyarılarında (flags: bayraklar!). 2. Anemiler, özellikle hemolitik anemilerde, eritrosit morfolojisinin incelenmesi doğru tanıya götürücü değere sahiptir. Bir anemi olgusunda sayıcının verileri size çoğu zaman kesin tanıyı açıklamaz. Doğru tanıya yönelik yararlı ip uçlarını belirtir. Örneğin MCV (ortalama eritrosit hacmi), adı üstünde ortalama bir değerdir. MCV normal çıktığı halde, yaymalarda biri mikrositik, diğeri normositik iki eritrosit topluluğu ile karşılaşabilirsiniz. Ya da MCV si düşük, mikrositik anemi düşündüğünüz hastanın yaymasında mikrositler yanında ovalomakrositler ve nötrofillerde hipersegmentasyon bulabilirsiniz. Artık tanınız demir eksikliği anemisi değil, demir ve B12 vitamini eksikliğine bağlı dimorfik anemi olacaktır. Örnekleri artırabiliriz. RDW yüksekliği anizositozu bildirse de, size bunun hangi morfoloji ile oluştuğunu söyleyemez. Ve eritrosit morfolojisinin önemini vurgulayan hastanın yaşamını tehdit edici acil durumlar: TTP, HUS, kronik DİK gibi. Üçgen, miğfer şeklinde eritrositleri görmedikçe nasıl doğru tedaviye yönelebilirsiniz ki? Tabii, eritrosit morfolojisi, dikkatli iseniz, size kıvanç verici sürpriz tanılar da koydurtabilir

Pıhtılaşma (koagülasyon) bozuklukları dışında kalan, neredeyse tüm kan hastalıklarında tanının konması mikroskop yardımı ile morfolojik incelemeye dayanır. Günümüzde modern teknoloji ile yapılan kan sayımı, hekime yol gösterici değerli bilgiler sağlarsa da, çoğu kez kesin tanının konması için yeterli olamaz; dolayısıyla hiçbir şekilde yayma incelemelerinin yerine geçemez. Daha doğrusu bu iki yöntem birbirini bütünler. Bu nedenle, yalnız kanbilim uzmanlık öğrencileri değil; iç hastalıkları ve çocuk hastalıkları uzmanları da Ç.K. yaymalarını okumasını bilmelidir.

Hastasının klinik bulgularını ve kan sayımı sonuçlarını birlikte değerlendiren hekim laboratuvardan çevre yaymasının boyanmasını isteyebileceği gibi; iş yükü çok yoğun olmayan laboratuvarlarda dikkatli bir görevli de elektronik aygıtın sunduğu eritrosit, lökosit, trombosit histogramlarını ve uyarıcı “bayraklar”ı değerlendirerek kendiliğinden yayma yapmaya karar verebilir. Aslında bu konuda her laboratuvar kendi yayma inceleme protokolunu oluşturmalıdır.(bkz. Bain BJ. N Engl J Med 2005; 353: 498-507). Bizce her kanbilim uzmanlık öğrencisi bu yazıyı yanından ayırmamalıdır.

Ne Zaman Mutlaka Çevre Kanı Yayması Yapılmalı?

1.Elektronik sayıcı uyarılarında (flags: bayraklar!).

2. Anemiler, özellikle hemolitik anemilerde, eritrosit morfolojisinin incelenmesi doğru tanıya götürücü değere sahiptir.

Bir anemi olgusunda sayıcının verileri size çoğu zaman kesin tanıyı açıklamaz. Doğru tanıya yönelik yararlı ip uçlarını belirtir. Örneğin MCV (ortalama eritrosit hacmi), adı üstünde ortalama bir değerdir. MCV normal çıktığı halde, yaymalarda biri mikrositik, diğeri normositik iki eritrosit topluluğu ile karşılaşabilirsiniz. Ya da MCV si düşük, mikrositik anemi düşündüğünüz hastanın yaymasında mikrositler yanında ovalomakrositler ve nötrofillerde hipersegmentasyon bulabilirsiniz. Artık tanınız demir eksikliği anemisi değil, demir ve B12 vitamini eksikliğine bağlı dimorfik anemi olacaktır.

Örnekleri artırabiliriz. RDW yüksekliği anizositozu bildirse de, size bunun hangi morfoloji ile oluştuğunu söyleyemez. Ve eritrosit morfolojisinin önemini vurgulayan hastanın yaşamını tehdit edici acil durumlar: TTP, HUS, kronik DİK gibi. Üçgen, miğfer şeklinde eritrositleri görmedikçe nasıl doğru tedaviye yönelebilirsiniz ki? Tabii, eritrosit morfolojisi, dikkatli iseniz, size kıvanç verici sürpriz tanılar da koydurtabilir