'er' ve 'more' ile ilgili 15 cümle acill



Cevap :

The new book is more expensive the old one. --> Yeni kitap eski kitaptan daha pahalı.

Ayşe runs much faster than Rana. --> Ayşe, Rana'dan hızlı koşuyor.

He is far better than me about joking. --> Espri yapmada o, benden çok daha iyidir.

The professor writes more carefully letters than articles. --> Profesör mektupları makalelerden daha dikkatli yazar.

Her dresses are better then her sister's. --> Onun elbiseleri kız kardeşininkilerden daha güzel.

The new cook in the factory is worse than the previous one. --> Fabrikadaki yeni aşçı, bir öncekinden daha kötü.

The judge spoke more patiently than the lawyer. --> Hakim avukattan daha sabırlı konuştu.

The guest left the house more quietly than I expected. --> Misafir evi umduğumdan daha sessiz bir şekilde terk etti.

A dog doesn't eat faster than a cat. --> Köpek kediden daha hızlı yemez.

I get up earlier in Ankara than in Adana. --> Ankara'da, Adana'da olduğundan daha erken kalkıyorum.

The grandfather works harder than his grandchild. --> Büyükbaba torunundan daha çok çalışıyor.

The cow drinks more water than the sheep. --> İnek koyundan çok içer su içer.

My brother cooks worse than me. --> Kardeşim benden daha kötü yemek pişirir.

Learning English is easier than learning Japanese. --> İngilizce öğrenmek, Japonca öğrenmekten daha kolay.

Kader is shorter than her son. --> Kader oğlundan daha kısa.

My suitcase is heavier than your suitcase. --> Benim bavulum seninkinden daha ağır.

Wool is warmer than cotton. --> Yün pamuktan daha sıcak.

Plane is faster than bus. --> Uçak otobüsten daha hızlı.

Hidayet is taller than İbrahim. --> Hidayet, İbrahim'den daha uzun.

Our grandfather is older than my mother. --> Büyükbabam annemden daha yaşlı.

Ships are slower than submarines. --> Gemiler, denizlatılardan daha yavaş.

Kızılırmak is longer than Çoruh River. --> Kızılırmak, Çoruh nehrinden daha uzun.

The Pacific Ocean is broader than the Mediterranean. --> Pasifik Okyanusu, Akdeniz'den daha geniş.

Ayşe is older Fatma. --> Ayşe, Fatma'dan daha büyük (yaşlı).

My camera is more expensive than yours. --> Benim fotoğraf makinam sizinkinden daha pahalı.

Taxi drivers drive less carefully than others. --> Taksi sürücülerinden diğerlerinden daha az dikkatli araba kullanırlar.

This winter is hotter than the winters of 1970's. --> Bu kış, 1970'lerin kışlarından daha sıcak.

İstanbul is more expensive than Malatya. --> İstanbul, Malatya'dan daha pahalı.

Maybe I am happier than you. --> Belki de ben senden daha mutluyum.

A great computer is better than PC's. --> Büyük bir bilgisayar PC'lerden daha iyidir.

Pelin is stronger at bridge than I am. --> Pelin briçte benden daha güçlü.