Cevap :
Havanın ısınması, ısınan kütlenin genişlemesine, dolayısı ile harekete geçerek yükselmesine neden olur. Ancak yükselen hava kütlesi atmosferin dışına çıkamayacağından, önce dikey sonra yatay yönde hareket eder. İşte bu noktada havanın ısınıp kütlesel olarak yer değiştirmesi, basıncın oluşmasına neden olur. Ancak atmosferin yaptığı basınç dünyanın her yerinde aynı değildir, çünkü yerçekimine, sıcaklığa ve bulunulan yerin yüksekliğine bağlı olarak değişir. Bu şekilde yüksek ve alçak basınç merkezleri oluşur. Atmosferdeki yüksek basınç alanları tepelere, alçak basınç alanları ise çukurlara benzetilebilir. Hava akıcı olduğundan, çekimin etkisi altında yüksek basınç alanlarından alçak basınç alanlarına doğru, sanki yamaçlardan akan su gibi hareket eder ve rüzgarları meydana getirir.
Güneş rüzgârı, bir yıldızın üst atmosferinden salgılanan yüklü parçacıklar (ayrıca plazma) akımıdır. Güneş dışında yıldızlar söz konusu olduklarında yıldız rüzgârından söz edilir.
Çoğunlukla, yıldızın yüksek ısı düzeyi ve kendi devinim hızları sayesinde, yerçekiminden kurtulabilen yüksek erkeli (enerjili) eksiciklerden (elektronlardan) ve önelciklerden (proton) (1 keV yakınlarında) oluşur. Güneş rüzgârına doğrudan bağlı olaylar arasında, Yer'deki elektriksel güç merkezlerini etkisizleştirebilen yermıknatıssal fırtına, kutup ışıkları, ve kuyrukluyıldızların kuyruğunun Güneş'den ters yönde olması sayılabilir.
Güneş rüzgârının incelenmesinde kullanılan ısı erkesi tabanlı savlar, 1960'lara varıldığında, ısısal hızlandırmanın parçacıkların hızını açıklayamamasının kesinleşmesi ile geçerliliklerini yitirdiler. Bu bağlamda, son yıllarda Güneş atmosferinin mıknatıssal alanının etkisine ağırlık verilmektedir.