Cevap :
Marksist anlayışta sosyal yaşam insan emeğinin ürünüdür. Bu, çalışmanın insani kurumların temeli olduğu anlamına gelir. İnsanlar çalışma yoluyla kendilerini gerçekleştirirler ve bu üretim süreci tarihi açıklar. Ekonomik hakimiyet başta devlet olmak üzere tüm sosyal alanlardaki iktidara tahvil edilebilir. Böylece hakim ekonomik sınıf aynı zamanda yönetici sınıftır. Dolayısıyla Marksist açıdan, iktidar, belirli bireylerin sahip oldukları ve onlara ait bir şey değildir fakat sınıflar ve gruplara aittir. Marx, aynı zamanda bilincin maddi yaşam koşullarının bir sonucu olarak anlaşılması gerektiğini savunmaktadır. Bununla birlikte, maddi temel düşünsel yapıyı birebir belirlemez. Marx için, ideoloji, belirli bir zamanda bir toplumun nasıl düşündüğüyle ilgilidir. Marksist açıdan kapitalist üretim biçiminde, ideoloji, statükonun muhafaza edilmesine yarayan bir dizi fikirdir. Kapitalist üretim biçiminde metalar tamamıyla satılabilirdir ve bu işçilerin işlerine yabancılaşmalarına sebebiyet verir. Marx’ın gözünde kapitalist üretim biçiminin yüzeyiyle kökeni arasında bir farklılık vardır. Biz ideolojinin eleştirisi aracılığıyla bu farkı kavrayabiliriz. Foucault, iktidar, devlet, ideoloji, yabancılaşma ve cinsellik hakkındaki tüm Marksist fikirleri reddeder. Foucault için, iktidar bir kişinin elinde yoğunlaşan ve diğerleri üzerinde egemen olan veya bir grubun ve sınıfın elinde değildir. İktidar devlet gibi belirli bir konuma yerleşmemiştir. İktidar ağ gibi işleyen bir organizasyondur. Belli başlı sosyal ilişkiler gündelik yaşamda temellenir. Bu nedenle, Marx’ın sınıf mücadelesi gibi geniş ölçekli politikalarla ilgilenmesine zıt olarak Foucault mikro politikaya odaklanır.