Cevap :
Mümin Sekman, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun. Fakat kendini mezun olduğu bölümden daha ziyade kişisel gelişim ve sosyal başarı türlerinde geliştirmiştir. Ayrıca Sekman’nın başarılarının içinde bir dönem "Çocuklar duymasın" dizisinin senaryo danışmanlığını da yapmıştır.
Türkiye’de "kişisel gelişim uzmanı" titrini kullanan ilk kişi olan M. Sekman, dünyanın metrekaresine düşen başarılı insan sayısını artırmaya yönelik bir kişisel misyon taşımak istediğini söylemektedir. Bu hedefini yayınladığı bu kitap ile yüzlerce kişi tarafından okunmasını sağlamıştır.
Bütün kişisel gelişim kitaplarının ana fikri aslında kişinin psikolojik yönde kendisini yapacağı işe motive etmesini önermektedirler. Ve bu tür kitapların hepsi genelde bir örnek üzerinden yola çıkarak yapılması gereken işin başkalarının yaptığı işten örnek alınmasını önermektedirler. Kitaplardaki örnekler günlük hayatımızda hep aşina olduğumuz konulardır.
M. Sekman, bu kitabında önemle vurgulamak istediği 2 konu vardır. Birincisi ataerkil olmak ikincisi ise kişinin öğrenilmiş çaresizlikten şikâyetçi olmasıdır.
Atalet’in kelime anlamı kişinin "eylemsizlik halidir" burada kişinin kendine bir plan yaptığı halde onu eyleme dönüştürecek psikolojiyi bir türlü yakalayamadığı savunur. Bu herkesin hayatında hep karşılaştığı bir durumdur. Kişi düşünceyi hazırlar ama eyleme dönüştürecek bir harekette bulunmaz ve bunu sürekli değişik bahaneler uydurarak sürekli ertelemektedir.
Mümin Sekman, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun. Fakat kendini mezun olduğu bölümden daha ziyade kişisel gelişim ve sosyal başarı türlerinde geliştirmiştir. Ayrıca Sekman’nın başarılarının içinde bir dönem "Çocuklar duymasın" dizisinin senaryo danışmanlığını da yapmıştır.
Türkiye’de "kişisel gelişim uzmanı" titrini kullanan ilk kişi olan M. Sekman, dünyanın metrekaresine düşen başarılı insan sayısını artırmaya yönelik bir kişisel misyon taşımak istediğini söylemektedir. Bu hedefini yayınladığı bu kitap ile yüzlerce kişi tarafından okunmasını sağlamıştır.
Bütün kişisel gelişim kitaplarının ana fikri aslında kişinin psikolojik yönde kendisini yapacağı işe motive etmesini önermektedirler. Ve bu tür kitapların hepsi genelde bir örnek üzerinden yola çıkarak yapılması gereken işin başkalarının yaptığı işten örnek alınmasını önermektedirler. Kitaplardaki örnekler günlük hayatımızda hep aşina olduğumuz konulardır.
M. Sekman, bu kitabında önemle vurgulamak istediği 2 konu vardır. Birincisi ataerkil olmak ikincisi ise kişinin öğrenilmiş çaresizlikten şikâyetçi olmasıdır.
Atalet’in kelime anlamı kişinin "eylemsizlik halidir" burada kişinin kendine bir plan yaptığı halde onu eyleme dönüştürecek psikolojiyi bir türlü yakalayamadığı savunur. Bu herkesin hayatında hep karşılaştığı bir durumdur. Kişi düşünceyi hazırlar ama eyleme dönüştürecek bir harekette bulunmaz ve bunu sürekli değişik bahaneler uydurarak sürekli ertelemektedir.
Her insanın çevresinde mutlaka bir atalet kişiye rastlamak mümkündür. Bu ya ailemizde ya da çevremizde mutlaka karşılaştığımız bir durumdur. Atalet halinde yaşayan kişiler çevrede çok değişik davranış hallerinde bulunmaktadırlar. Bir nevi yumurta kapıya dayanmadan harekete geçmezler. Üzerlerinde ölü toprak serilmiş bir ruh haline bürünürler. Tembellik, ümitsizlik, yılgınlık, kötümserlik, miskinlik, bezginlik, şevksizlik gibi karakteristik özellikler taşırlar. Yapacakları bir işi sürekli ertelemektedirler. Hayata bakışları sitemkâr, umursamaz, reaktif ve kaygılıdırlar. Bu nedenle yaşa sevinçleri ve hayat enerjileri çok düşüktür.
Yazarın değindiği diğer bir konu ise kişinin "öğrenilmiş çaresizliktir." Burada bir kişinin defalarca denediği halde istediği sonuca ulaşamaması sonucunda, bir sonraki denemesinde başarısız olunacağını beklemesinden dolayı, bir daha o işi yapma cesaretini kaybedip hiçbir şey yapmamasıdır. Kişi bir sonraki işi deneme şevkini kaybeder. Burada zihne takılı bir psikolojik durum söz konusudur.
Yazarında bahsettiği gibi bir işi denediğimiz zaman kazanabilir ya da kaybedebiliriz, ama denemediğimiz zaman kesinlikle kaybetmiş oluruz. Burada yine kişinin eski azmini ve şevkini tekrardan bulması gerekir.
Bütün kişisel kitaplarında çoğu aynı örnekler üzerinden yola çıkılarak kişilere yön verilir. Hep aşina olduğumuz örneklem çeşitleri vardır. Kitapta geçen bir örnek çeşidi ise şöyledir:
Afrika’ya iki ayakkabı pazarlamacısı gönderilir. Hiç kimsenin ayakkabı giymediğini görürler.
Kötümser olan: "Burada hiç kimse ayakkabı giymiyor, ayakkabı satılamaz."
İyimser olan: "Burada hiç kimsenin ayakkabısı yok, herkese ayakkabı satabiliriz!"
Örnekten de anlaşıldığı gibi bazen kişilerin bir işi yaparken o işe başlamadan önceki bakış açıları çok önemlidir. Bu başarılı ve başarısız olan insanların arasındaki en önemli farklılıklardandır. Bunun gibi bir sürü örnek çeşidine rastlamak mümkündür.
"Yapabilirim inancı ile yapabilme imkânı bir araya geldiğinde başarı doğar."
Her başarı, kişinin psikolojinde yapabilirim düşüncesi yatar. Akıl düşünür, psikoloji eyleme dönüştürmesine izin verir. Burada öğrenilmiş çaresizlikle başa çıkmak için kişinin psikolojik açıdan kendi kendine "daha iyisini yapabilirim." Diye düşünerek kendisini motive etmesi gerekir. Bazengelebileceğiniz en iyin yerin bulunduğunuz yer olmadığını bilmek gerek. Çünkü insanoğlunun yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Yaptıklarımızdan daha iyisini yapabilecek seviyede olduğunu düşünmek gerekir.
Sekman, "Büyük başarı kalpten gelir, beyinde büyür, ellerimizden hayata akar. Başlangıçta her şey hayaldir. O hayale kalpte duygu, beyinde akıl, elde emek katılır. Başarı içte oluşur, dışta gelişir. Başarınızın başlangıç noktası sizsiniz. Dolayısıyla, başarıya giden yol sizden başlar. Bu yüzden sakin bir şekilde kendiniz üzerinde çalışmalısınız. İçe dönün. Kendinize doğru yürüyün. Ruhunuzun derinliklerindeki eğilimlerinizi keşfedin. Ne istediğinizi keşfedin."