Cevap :
Atatürk'ün hukuk alanında yaptığı çalışmalar
Cumhuriyet öncesinde yargı işleri din adamları tarafından görülürdüKadı adı verilen yargıçlar din kurallarına göre karar verirdiHukuk alanında yapılan değişiklikle eski mahkemeler kapatıldıEski yasalar yürürlükten kaldırıldıMecelle
kaldırılmış ve Türk medeni kanunu getirilmiş Aile hayatından siyasi haklara, eğitimden özel haklara bir çok yönüyle modernleşmenin önü açılmıştır Ayrıca laikliğin hukuk düzenine uygulanması da gerçekleşmiştirMiras konusunda kadın ve erkek eşit pay almaya başladıUygar ulusların yasaları örnek alınarak boşanma, miras, ceza hukuku yeniden düzenlendiKadınlar da erkekler gibi seçme ve seçilme hakkına kavuştuHukuk devrimi ile kadın - erkek arasında eşitlik sağlandı
Atatürk'ün hukuk alanında yaptığı inkilaplar
İslam vakıflarının devlet idaresine alınması (1924)
İsviçre Medeni Kodundan çevrilerek hazırlanan Medeni Kanun'un kabulü (1926)
İtalyan Ceza Kanunu'ndan çevrilerek hazırlanan Türk Ceza Kanunu'nun kabulü (1927)
Atatürk’ün dil alanında yaptığı yenilikler
Dil, milli yapıyı oluşturan, sağlamlaştıran ortak bağdır Atatürk, Türk Dilini kendi milli asil benliğine kavuşturmayı ve kendi benliği içinde zenginleştirerek büyük bir kültür dili haline getirmeyi, 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni (Türk Dil Kurumu) kurarak gerçekleştirmeye çalışmıştır Tarih anlayışında olduğu gibi, milli kültürümüzün temeli olan dilde de millileşmek bir zorunluluktu Atatürk, dildeki bağımsızlığı siyasi bağımsızlığın bir parçası sayıyordu
Dil devrimi, Türk Devrimi’nin temel prensiplerine de uygun olarak dilde millileştirme ve bu akıma güç kazandırma devrimidir Atatürk, Türk Dili Tetkik Cemiyetini kurduğu 1932 yılında TBMM’ni açış konuşmasında; “Milli kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyeti’nin temel dileği olarak temin edeceğiz Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın, dikkatli, alakalı olmasını isteriz”, sözü ile, dildeki gelişme ve sadeleşmeyi sadece toplumda bir akım olarak değil, yasama ve yürütme organına da, düşen bir görev olarak göstermiştir
Atatürk’ün 1932 yılında başlattığı dil devrimi çalışmalarına, milli kültür politikasının gerekli kıldığı bir anlayışla eğilmiştir Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet felsefesinin temelinde, Türk toplumunu çağdaş medeniyet seviyesinin ön safına çıkarma amacı yer aldığına göre, dilimizin de uzun vadede böyle bir medeniyet seviyesinin gerekli kıldığı bütün kelime, kavram ve terimleri karşılayabilecek bir kültür dili durumuna getirilmesi gerekiyordu Atatürk’ün çabaları ile, Türkçe’nin bütün sorunları bir bütün olarak düşünülmüş, sistemli bir şekilde başarılı çözümlere ulaştırılmaya çalışılmıştırİ
Bir milletin birlik ve varlığını sürdürebilmesinde dilin çok önemli bir yeri vardır Bunu çok iyi bilen Atatürk, Türk Dili’nin zenginleşmesi ve sadeleşmesi için çalışmalar yaptı
Osmanlı Devleti’nin ilk zamanlarında, sade bir Türkçe kullanılıyorduZamanla Arapça ve Farsça’dan birçok kural ve kelime dilimize girdiBöylece Arapça, Farsça ve Türkçe kelimelerden oluşan Osmanlıca karma bir dil olarak ortaya çıktı Yöneticiler ve aydınlar Osmanlıca’yı kullanırken, halk Türkçe konuşuyordu Dildeki bu ayrılık Türkçe’nin gelişmesini ve mîllî bütünlüğün kurulmasını engelliyordu
On dokuzuncu yüzyılın ortalarından itibaren dilin sadeleşmesi ile ilgili çalışmalar yapıldı Fakat olumlu bir sonuç alınamadı Cumhuriyetin ilânından sonra, Türkçe’nin yabancı dillerin etkisinden kurtarılması çalışmalarına hız verildi Türk dili ile ilgili çalışmalar yapmak üzere Atatürk’ün emriyle Türk Dilini Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) kuruldu (1932) Bilim ve fikir adamlarının katıldığı bir dil kurultayı toplandı Bu kurultayda, halkın anlamadığı özellikle Arapça ve Farsça’dan Türkçe’ye geçmiş olan kelime ve deyimlerin Türkçe karşılıklarını bulmak üzere çalışmalar yapılmasına karar verildi Bu çalışmalar sayesinde yazı dili ile konuşma dili arasındaki fark
ortadan kaldırıldı
Türk diline gereken önemin verilmesini Atatürk şu sözleriyle ifade etmiştir “Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması
için, bütün devlet teşkilâtımızın dikkatli ve alâkalı olmasını isteriz” Türkçe’nin milletimiz için önemini de “… Türk Dili, Türk Milleti için kutsal bîr hazinedir… Türk Dili, Türk Milleti’nin kalbidir, zihnidir” diyerek belirtmiştir
Atatürk'ün hukuk alanında yaptığı çalışmalar
Cumhuriyet öncesinde yargı işleri din adamları tarafından görülürdüKadı adı verilen yargıçlar din kurallarına göre karar verirdiHukuk alanında yapılan değişiklikle eski mahkemeler kapatıldıEski yasalar yürürlükten kaldırıldıMecelle
kaldırılmış ve Türk medeni kanunu getirilmiş Aile hayatından siyasi haklara, eğitimden özel haklara bir çok yönüyle modernleşmenin önü açılmıştırAyrıca laikliğin hukuk düzenine uygulanması da gerçekleşmiştir Miras konusunda kadın ve erkek eşit pay almaya başladıUygar ulusların yasaları örnek alınarak boşanma, miras, ceza hukuku yeniden düzenlendiKadınlar da erkekler gibi seçme ve seçilme hakkına kavuştuHukuk devrimi ile kadın - erkek arasında eşitlik sağlandı
Atatürk'ün hukuk alanında yaptığı inkilaplar
İslam vakıflarının devlet idaresine alınması (1924)
İsviçre Medeni Kodundan çevrilerek hazırlanan Medeni Kanun'un kabulü (1926)
İtalyan Ceza Kanunu'ndan çevrilerek hazırlanan Türk Ceza Kanunu'nun kabulü (1927)
Atatürk’ün dil alanında yaptığı yenilikler
Dil, milli yapıyı oluşturan, sağlamlaştıran ortak bağdır Atatürk, Türk Dilini kendi milli asil benliğine kavuşturmayı ve kendi benliği içinde zenginleştirerek büyük bir kültür dili haline getirmeyi, 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni (Türk Dil Kurumu) kurarak gerçekleştirmeye çalışmıştır Tarih anlayışında olduğu gibi, milli kültürümüzün temeli olan dilde de millileşmek bir zorunluluktu Atatürk, dildeki bağımsızlığı siyasi bağımsızlığın bir parçası sayıyordu
Dil devrimi, Türk Devrimi’nin temel prensiplerine de uygun olarak dilde millileştirme ve bu akıma güç kazandırma devrimidir Atatürk, Türk Dili Tetkik Cemiyetini kurduğu 1932 yılında TBMM’ni açış konuşmasında; “Milli kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyeti’nin temel dileği olarak temin edeceğiz Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın, dikkatli, alakalı olmasını isteriz”, sözü ile, dildeki gelişme ve sadeleşmeyi sadece toplumda bir akım olarak değil, yasama ve yürütme organına da, düşen bir görev olarak göstermiştir
Atatürk’ün 1932 yılında başlattığı dil devrimi çalışmalarına, milli kültür politikasının gerekli kıldığı bir anlayışla eğilmiştir Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet felsefesinin temelinde, Türk toplumunu çağdaş medeniyet seviyesinin ön safına çıkarma amacı yer aldığına göre, dilimizin de uzun vadede böyle bir medeniyet seviyesinin gerekli kıldığı bütün kelime, kavram ve terimleri karşılayabilecek bir kültür dili durumuna getirilmesi gerekiyorduAtatürk’ün çabaları ile, Türkçe’nin bütün sorunları bir bütün olarak düşünülmüş, sistemli bir şekilde başarılı çözümlere ulaştırılmaya çalışılmıştırİ
Bir milletin birlik ve varlığını sürdürebilmesinde dilin çok önemli bir yeri vardır Bunu çok iyi bilen Atatürk, Türk Dili’nin zenginleşmesi ve sadeleşmesi için çalışmalar yaptı
Osmanlı Devleti’nin ilk zamanlarında, sade bir Türkçe kullanılıyordu Zamanla Arapça ve Farsça’dan birçok kural ve kelime dilimize girdi Böylece Arapça, Farsça ve Türkçe kelimelerden oluşan Osmanlıca karma bir dil olarak ortaya çıktı Yöneticiler ve aydınlar Osmanlıca’yı kullanırken, halk Türkçe konuşuyordu Dildeki bu ayrılık Türkçe’nin gelişmesini ve mîllî bütünlüğün kurulmasını engelliyordu
On dokuzuncu yüzyılın ortalarından itibaren dilin sadeleşmesi ile ilgili çalışmalar yapıldı Fakat olumlu bir sonuç alınamadı Cumhuriyetin ilânından sonra, Türkçe’nin yabancı dillerin etkisinden kurtarılması çalışmalarına hız verildi Türk dili ile ilgili çalışmalar yapmak üzere Atatürk’ün emriyle Türk Dilini Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) kuruldu (1932) Bilim ve fikir adamlarının katıldığı bir dil kurultayı toplandı Bu kurultayda, halkın anlamadığı özellikle Arapça ve Farsça’dan Türkçe’ye geçmiş olan kelime ve deyimlerin Türkçe karşılıklarını bulmak üzere çalışmalar yapılmasına karar verildi Bu çalışmalar sayesinde yazı dili ile konuşma dili arasındaki fark
ortadan kaldırıldı
Türk diline gereken önemin verilmesini Atatürk şu sözleriyle ifade etmiştir “Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması
için, bütün devlet teşkilâtımızın dikkatli ve alâkalı olmasını isteriz” Türkçe’nin milletimiz için önemini de “… Türk Dili, Türk Milleti için kutsal bîr hazinedir… Türk Dili, Türk Milleti’nin kalbidir, zihnidir” diyerek belirtmiştir