Akdeniz'de söylenilen halk türküleri ve bu türkülerden birinin hikayesi
Akdenizin yöresel çalgıları
Ahdenize özgü halk oyunları
Akdenizde giyilen yerel giysiler
Akdenize özgü yemeklerin adları ve birinin tarifi
Akdenizin gelenek  ve göreneklerine birkaç örnek
( 7. Sınıf Türkçe Koza Yayınları  Çalışma Kitabı 100/101 )

 

 



Cevap :

Geyik Ne Melersin Türküsünün Hikayesi


Fethiye'nin Günlükbaşı köyünden Mustafa Topcu'dan derlenmiştir

Güney Anadolu da Akdeniz'e paralel uzanan Toros sıradağları karlı doruklarıyle mavi Akdeniz'inyücelerde patlayan ak köpüklü dalgalarıdır sanki...

Toros sıradağları arasında coşkun dereler ve ince-uzun ovalar vardır. Bu yörenin insanları doğayadolayısıyla her türlü yaban yaratığına yakındırlar. Çokluk Türkmenler tahtacılar yaşar Toros'larda.

Yıl boyu sürü güdüp tahta biçen tahtacılar güz geldimiydi doğru Elmalı'mn Akçainiş köyü yakınındaki Tekke mevkiinde alırlar soluğu. Fethiye'den Antalya'ya Kaş'tan Korkuteli'ne dek yöredeki tüm Aleviler kurbanlarını burada keserler. Çünkü Hacı Bektaş-ı Veli'nin önde gelen müritlerinden Abdal Musa tekkesi buradaydı bir zamanlar.

Hacı Bektaş-ı Veli Abdal Musa'nın yetişip olgunlaştığım görünce O'na <<el vermiş>>ti. Bektaşilikte <<el vermek>> <<tamam sen piştin>> demek...

Abdal Musa <<pir>> inin elini öptükten sonra O'nun elçisi olarak Bektaşiliği yaymak üzereElmalı'ya gelip Akçainiş köyü dolaylarına yerleşmiş. Öylesine bilgili öylesine güçlü bir kişiymiş ki; kısa sürede çok büyük bir yandaş (taraftar) kitlesi toplamış.

Aradan yüzyıllar geçtiği halde o yöreler halkı hala; Abdal Musa'nın kudretini hayranlıkla anlatır. O'nun gösterdiği mucize ve yaptığı işlerin çoğu halk arasında söylenceleşmiş (efsaneleşmiş) tir.
Bir geyikle şakalaşmasını dile getiren söylenceyse Fethiye-Antalya arasının en ilginç türkülerinden birine konu olmuştur :

Abdal Musa bir gün yenice yavrulamış bir geyikle karşılaşmış. Geyiği sınamak için yavrusunu birkazana saklamış. Geyik melemeye yavrusunu aramaya başlamış. İşte o sıra Abdal Musa ile geyikarasında geçen söyleşi kırk dörtlüklük (kıt'alık) bir şiir oluşturmuş. Bugün türküde genellikle beş dörtlük söyleniyor.

Aşağıda sunduğumuz sözlerin birinci ikinci ve dördüncü dörtlükleri Abdal Musa'nın; üçüncü ve beşinci dörtlükleri geyiğin ağzından söylenmiştir :

Geyik ne melersin
Dağı taşı delersin
Bir yavrunun yolu
Geyik ne çok melersin?

Adayıp atandadır İskilip'ine ereyim
Okuyup yazandadır Gonca güller dereyim
Geyik ne ararsın dağı taşı Beriye geliver geyik
Yavrun bu kazandadır. Ben yavrunu vereyim.

Adayıp atand'dolsun İskilip'ine eremem
Okuyup yazand'olsun Gonca güller deremem
Benim yavrumu alanın İnsanoğlu çiğ süt emmiş
İki gözü körolsun. Sözüne güvenemem...



Kaynak:
Ahmet Günday
Bağlama Metodu
Notaları ile Halk Türküleri
ve Türkü Hikayeleri Nisan 1977

Güney Anadolu da Akdeniz'e paralel uzanan Toros sıradağları karlı doruklarıyle mavi Akdeniz'inyücelerde patlayan ak köpüklü dalgalarıdır sanki...

Toros sıradağları arasında coşkun dereler ve ince-uzun ovalar vardır. Bu yörenin insanları doğayadolayısıyla her türlü yaban yaratığına yakındırlar. Çokluk Türkmenler tahtacılar yaşar Toros'larda.

Yıl boyu sürü güdüp tahta biçen tahtacılar güz geldimiydi doğru Elmalı'mn Akçainiş köyü yakınındaki Tekke mevkiinde alırlar soluğu. Fethiye'den Antalya'ya Kaş'tan Korkuteli'ne dek yöredeki tüm Aleviler kurbanlarını burada keserler. Çünkü Hacı Bektaş-ı Veli'nin önde gelen müritlerinden Abdal Musa tekkesi buradaydı bir zamanlar.

Hacı Bektaş-ı Veli Abdal Musa'nın yetişip olgunlaştığım görünce O'na <<el vermiş>>ti. Bektaşilikte <<el vermek>> <<tamam sen piştin>> demek...

Abdal Musa <<pir>> inin elini öptükten sonra O'nun elçisi olarak Bektaşiliği yaymak üzereElmalı'ya gelip Akçainiş köyü dolaylarına yerleşmiş. Öylesine bilgili öylesine güçlü bir kişiymiş ki; kısa sürede çok büyük bir yandaş (taraftar) kitlesi toplamış.

Aradan yüzyıllar geçtiği halde o yöreler halkı hala; Abdal Musa'nın kudretini hayranlıkla anlatır. O'nun gösterdiği mucize ve yaptığı işlerin çoğu halk arasında söylenceleşmiş (efsaneleşmiş) tir.
Bir geyikle şakalaşmasını dile getiren söylenceyse Fethiye-Antalya arasının en ilginç türkülerinden birine konu olmuştur :

Abdal Musa bir gün yenice yavrulamış bir geyikle karşılaşmış. Geyiği sınamak için yavrusunu birkazana saklamış. Geyik melemeye yavrusunu aramaya başlamış. İşte o sıra Abdal Musa ile geyik arasında geçen söyleşi kırk dörtlüklük (kıt'alık) bir şiir oluşturmuş. Bugün türküde genellikle beş dörtlük söyleniyor.

Aşağıda sunduğumuz sözlerin birinci ikinci ve dördüncü dörtlükleri Abdal Musa'nın; üçüncü ve beşinci dörtlükleri geyiğin ağzından söylenmiştir :

Geyik ne melersin
Dağı taşı delersin
Bir yavrunun yolu
Geyik ne çok melersin?

Adayıp atandadır İskilip'ine ereyim
Okuyup yazandadır Gonca güller dereyim
Geyik ne ararsın dağı taşı Beriye geliver geyik
Yavrun bu kazandadır. Ben yavrunu vereyim.

Adayıp atand'dolsun İskilip'ine eremem
Okuyup yazand'olsun Gonca güller deremem
Benim yavrumu alanın İnsanoğlu çiğ süt emmiş
İki gözü körolsun. Sözüne güvenemem...