Cevap :
Saltanatın Kaldırılması veya Padişahlığın Kaldırılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 1 Kasım 1922'de kabul ettiği "Osmanlı İmparatorluğunun münkariz olduğuna dair" 308 numaralı kararname ile gerçekleşmiştir. Kararname, ilga hükmünü geriye yürüterek "İstanbul'daki şekl-i hükümetin 16 Mart 1336 [1920]'de tarihe intikal ettiğini" bildirmiştir. [1]Aynı gün alınan bir başka Meclis kararıyla 1 ve 2 Kasım günleri milli bayram ilan edilmiştir.
Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri tarafından,Lozan Üniversitesi salonunda imzalanmış barış antlaşmasıdır.[1]
en iyi cevap lütfeeeeen
İşte ondan sonra idi ki, İsmet Paşa’ya, bir oldu bitti şeklinde Dışişleri Bakanı olacağını ve ondan sonra da Barış Konferansı’na Delegeler Hey’eti Başkanı olarak gideceğini söyledim. Paşa, birdenbire şaşırdı. Asker olduğunu söyleyerek özür diledi. En sonunda teklifimi emir sayarak boyun eğdi. Tekrar Ankara’ya döndüm. Bu sırada, İtilaf Devletleri tarafından, 28 Ekim 1922′de Lozan’da toplanacak olan Barış Konferansı’na davet edildik. İtilaf Devletleri, hala İstanbul’da bir hükümet tanımak istiyor ve onu da bizimle birlikte konferansa davet ediyordu.
Saltanatın Kaldırılması
Bu birlikte davet edilme durumu, şahsi saltanatın kaldırılması işini kesin olarak sonuçlandırdı. Gerçekten de 1 Kasım 1922 tarihli kanun gereğince, hilafet ile saltanat biribirinden ayrıldı.İki buçuk yılı aşan bir zamandan beri fiilen hükmünü yürüten milli saltanatın varlığı kabul edildi. Hilafet, açıklık kazanmış bir hakka sahip olmaksızın bir süre daha bırakıldı.
Efendiler, bu konuda zabıtlara geçmiş yeterince bilgi vardır. Konunun özel yönleri ile ilgili noktalar, belki yüce hey’etinizi ilgilendirir düşüncesiyle, bazı bilgiler sunacağım:
Bilindiği gibi, “saltanat” ve “hilafet” makamları ayrı ayrı ve birleşmiş olarak önemli meselelerden sayılmaktaydı. Bunu doğrulayan bir hatıramı anlatayım: 1 Kasım 1922 tarihinden önce, muhalifler, Meclis çevresinde benim saltanatı kaldıracağım yolunda telaşlı ve heyecanlı propaganda yapıyorlardı.
Rauf Bey, bir gün Meclis’teki odama gelerek benimle bazı onemli konuları görüşmek istediğini ve akşam Keçiören’de Refet Paşa’nın evine gidersem daha güzel konuşabileceğimizi söyledi. Rauf Bey’in teklifini kabul ettim. Fuat Paşa ‘nın da orada bulunmasına izin vermemi istedi. Onu da uygun gördüm. Refet Paşa’nın evinde dört kişi toplandık. Rauf Bey’den dinlediklerimin özeti şuydu: Meclis, Saltanat makamının belki de Hilafet’in ortadan kaldırılması görüşünün benimsenmiş olduğu endişesiyle üzgündür. Sizden ve sizin ileride benimseyeceğiniz tutumdan şüphe etmektedir. Bu bakımdan Meclis’e ve dolayısıyla millet kamuoyuna güven vermeniz gerektiğine inanıyorum.