Cevap :
Problemi tanıma
Problemlerin çözümünde başlangıç noktası, problemi iyi tanımak ve anlamaktan geçer. Burada bir usûl karşımıza çıkar. Bu usûl; problemi tanımak, bir çözüm metodu uygulamak, çözülme durumunu pratiğe dökmek ve en sonunda da neticeye ulaşmaktır.
Problemi tanıma, tıpta anamneze karşılık gelir. Hastanın derdi dinlenir ve daha sonra da tahmin edilen hastalıkla ilgili sorular sorularak, hastalığa teşhis konur. Bu safha önemlidir. Bundan hemen sonra teşhise yönelik, gerekli olan tahlil ve tetkikler yapılır. Sosyal problemlere yaklaşırken de, hâdiseleri incelemek, soruşturmak, bunların tam bir fotoğrafını çekmek büyük önem arz eder. Bu fotoğrafta sadece belli bir durum veya hâdise değil, ilgili diğer hususlar da araştırılır. Bu safhaya durum muhakemesi de denir.
Çözüm yolu
Bundan sonraki safha çözüm yoludur. Bu da, kişi ve kurumların bilgi ve tecrübe seviyelerine bağlıdır. Hangi problemde, hangi metot gerekir, ilk karar verilmesi gereken budur. Her problem çözümünün bir usûlü vardır. Bu metotlar karıştırılacak olursa, problem çözülemez.
Problem çözmek, bilgisayardaki bekleme, yazdırma, işlem yapma gibi modların kullanılmasına benzer. Bizler de problem çözümünde yutma, sabretme, bekleme modlarını sık kullanmalıyız.
Kişi ya kendi problemini çözecektir, ya başkasının problemini çözecektir; ya başkası veya başkaları onun problemini çözecek, ya da başkalarıyla birlikte kendi problemini veya başkalarının problemini çözecektir. Kişi, özellikle kendisini ilgilendiren problemlerin çözümünde, zoraki olarak anlaşma masasına oturursa, problem bu şekilde çözülmüş görülse de, aslında bu bir yanılmadır. Burada aslolan, kişinin öncelikle kafa ve vicdanında bunu çözüme kavuşturmasıdır.
Problem tespit edildikten sonra, çözümü de, hastalıkların tedavisine benzer. Bazı hastalıklar acil tedaviyi gerektirir, bazıları da izlemeye alınır. Sosyal hâdiseler dahil birçok problem bu yollar takip edilerek çözülebilir.